Hızır
Bir garip aşk sancısı tuttu beni. İyi değilim Hızır. Özlemek ağır ağır öldürüyor'muş insanı. En kötüsü de ölen bedenim değil, ölen hislerim. Beni hayata bağlayan duygular, inanışlar, değerler. Hepsi bir bir ölüyor içimde ve ölenlerin yerine yenisini koymak mümkün değil. İnsan bedeninde ölen hücreler bile belli bir yaşa kadar yenileniyorken, kaybettiğin değerlerin telafisi yok.
Ne acı !
Oysa insan önce yüreğiyle yaşar. Yüreğindeki heyecanlar, yarına dair hayaller, inanışlardır bir insanı ayakta ve hayatta tutan. Bunlar, tüm bunlar o yüreği tek tek terk ettiği vakit insan yaşar mı gerçekten?
İnsan ne için yaşar Hızır ?
Kaybettim beni yaşama bağlayan her şeyimi kaybettim. Özlüyorum Hızır ölüyorum. Yalnızca bir aşka duyulan özlemle yazılan satırlar değil bunlar. İçimdeki maya kurudu. İçimde kupkuru, keskin bir acı var. Her nefes alışımda sanki nefes almam yanlış bir şeymiş gibi sürekli batan bir şeyler var içimde.
Ölmek istiyorum.
Biliyorum bu dediğimi biri duysa, muhtemelen ''kendine gel, saçmalama'' diye telkinlerde bulunur. Hele annem duysa kıyameti koparır. Bu yazdıklarımı biri görse, muhtemelen ''basit bir aşk acısından depresyona giren bir ergeni tasvir eder zihninde'' ve güler geçer.
Ama öyle değil. Anlayın. / ya da anlamayın. Evet beni bir aşk sancısı tuttu ve evet özlemekten geberiyorum. Ölmeyi diliyorum. Ama bir başkasını değil önce kendimi özlüyorum ben. Kendimi kaybettim yaşamak telaşında. Hayatın manasını çözdüğümü sanırdım. İnançların için yaşa ve inançlı öl. Ama kaybettim inancımı. Kaybettim. Yerine yenisini koymak mümkün mü Hızır ?
Sabahları beni uyanmaya sevk eden heyecanlar yok oldu gitti. Geceleri uyumamı gerektiren heyecanlar da. Dostluklarım da. Dostlarım da. Çevremde iyiliğimi / gerçekten iyiliğimi / dileyen insanları görmeyeli uzun zaman oldu.
Bir insan yüzü görünce midem bulanıyor Hızır. Normal mi bu? Hemen kaçıp gitmek istiyorum oradan. Ama insanlarla dolu şu dünyada, insanın olmadığı nereye kaçabilirim ki? Bir ''merhaba' demek bile külfet geliyor bana. Kaldı ki, o insanı karşıma alıp dert anlatayım. Belki de bu yüzden dostum yoktur. Kim dert dinlemek için dost olur ki bir başkasıyla.
Bir de gülüşlerimi kaybettim. Yüz felci geçirmiş hastalar gibiyim. Yüzümdeki neredeyse her nokta kırışana kadar, tam olarak 32 diş tabiri ile gülmeyeli uzun zaman oldu. Sanırım ağzımdaki dişler eksileli beri ''32 diş'' tabirinin hakkını veremem diye gülmeyi bıraktım. Oysa gülmek her insana güzellik katan evrensel bir eylemdi. Ama gülemiyorum. Ölmeliyim Hızır.
Her şey çok anlamsız.