Horon
Bütün halk oyunları nasıl yörelerinin dışa bir yansıması ise Karadeniz insanını da en iyi anlatan horondur. Horonun diğer halk oyunlarından farkı belli bir ekip ya da bilenler tarafından değil yediden yetmişe Karadeniz'de yaşayan, Karadenizli olan herkes tarafından ustalıkla oynanmasıdır. Karadeniz'i bilmeyenler bu insanlar ne yapıyor deyip horona bir anlam veremeyebilir. Horon Karadeniz insanının karakter yapısının yaşantılarına yansımasıdır.
Horon; oynayan kişilerin bir takım hareketleri ahenk içinde belli bir kurala göre oynamasıdır. Horoncuların kol kola girmesi mısır gumullarının bağlanması ya da hamsinin tavaya dizilmesi gibidir. Omuz titremeleri hamsinin can çekişmesi, çıkarılan sesler rüzgarın ıslık sesi, silkinmeleri sanki fırtınayı anlatır. Karadeniz'e özgü horonun yapısında tarım kültürünün varlığı apaçık ortadadır. Horonda görülen öne eğilmeler ve kolların öne uzatılıp sallandırılması; tarlada kazma ile çapa yapılması gibidir. Horon oynayanlar, kemençeci, hatta seyredenler bile oyun sırasında kendilerinden geçerek anlamsız sesler çıkartabilir, horoncuları gayrete getirmek için naralar atabilir, tıslayabilir ya da gayret sözleri sarf ede bilirler. Yayla şenliklerinde şenlik merkezine doğru gidilirken, tek ayak hareketleriyle ileri doğru canlı fakat az yol alınarak hareket edilir. Erkek insanların büyük bir kısmı, gençlerin ise tamamına yakını kurulan horon halkasına katılır.
Karadenizli diğer bölgelerdeki gibi halk oyunlarını seyretmekten zevk almaz. Bir arkadaşım askerdeyken komutan kemençe çalmaya başladı önce bir kişi çıktı oynamaya iki üç dört derken uç uca ulandılar üç yüz kişi oldular, bütün Karadenizli olanlar hemen belli oldu demişti. İşte horon böyle bir şey. Horon; neşeli zamanlarda, şenliklerde, bayramlarda, düğün, dernek, asker uğurlamalarında yer zaman önemli değildir. Coşku hissedildiği anda oynanmaya başlanır. İnsanların yüreğindeki coşkusu, neşesi ve sevinci horona dönüşüverir. Karadeniz de horon oynanmayan tek bir düzlük bile yoktur.
Horon Karadeniz'in soluk alışı, dalgalanışı, yürek atışı doğa ile insanının kol kola şahlanışıdır. İneğiyle, çadırıyla, çoluğu, çocuğuyla, silahıyla, giysisiyle dağlara çıkması, yol boyunca yol havalarının kemençe eşliğinde çalınıp söylenmesi, horon oynaya oynaya yolların bitirilmesi ve yayla düzüne silah atarak, nara atarak ve tabi ki horon oynayarak kollar halinde girmeleri, halka içinde saatlerce horon oynamaları bahara olan özlemin coşkuya dönüşmesi, dile gelmesidir.
Karadeniz'de yalnız başına iş yapmak çok zor olduğundan horon; Karadenizlinin her işte el ele verilmesini, birlikte çalışmaya duyduğu ihtiyacı anlatmasıdır. Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar. Bir yerde bir kemençe sesi duyunca dikkat kesilen, horon görünce hemen halkaya giriveren görürseniz bilin ki o Karadenizlidir.