Hoş Geldin

Hiç böyle ansızın, selamsız sabahsız, hücrede ışığın bir anahtar deliğinden sızıp içeri girişi gibi usulca, çalmadan kapısını gönlümün, içeri girmemişti aşk... Yüreğimin dikenli tellerini görünce korkup kaçmış, yüzüme hep yaralı bir hüzün emanet edip, sarmak için o yarayı, yerine bir yenisini yollamıştı. Hep aynı kaçış ve aynı şaşkın baka kalış... Hep ellerinde çiçekle, bir kaç zamanlığına misafir olmuştu kalbime, sonra ya yerini beğenmediğinden ya da yüreğimin hangi köşesine oturacağını bir türlü kestiremediğinden,bazen nazikçe bazen de hırsın bir rüzgar gibi hızla kapatıp kapısını gönlümün kaçıp gitmişti, arkasında hınzır bir gülümseyişle...





Ve seni ilk gördüğümde, yüreğime hiç yabancılık çekmeden, kırk yıllık evinmiş gibi girişinden inanmıştım kadere. Sımsıkı tutmamana rağmen sevdayı ellerinde, gözlerinde yarım kalmış bir bakışı tamamlamak arzusu işledi ruhumun en ücra köşelerine...yanıp yanıp sönen bir alevdin ve ne zaman kalkıp gidesi gelse aşkın, bırakmıyordun yakasını...





Ya onlar gibi olursan? Ansızın kalkıp giden trenler gibi yani, yine bakakalmak düşerse payıma, bu son olur aşkı alışım ağzıma.





ve şimdi, aşkı anlamlaştırmak sana, seni anlamlaştırmak bana ve ikimize yaraşır hayatı anlamlaştırmak..

16 Ocak 2010 1-2 dakika 6 denemesi var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (7)
  • 15 yıl önce

    hoş geldin tebrikler 👍👍

  • 15 yıl önce

    ,hücrede ışığın bir anahtar deliğinden sızıp içeri girişi gibi usulca, ve sonra gozun kamasir isigindan. ama yine de o isigi ister insan.

  • 15 yıl önce

    Bu bölüme çok zaman ayıramamıştım.Denemede de oldukça başarılısın.Güzel bir kalemin var.Yürekten kutladım.Selam,saygı...

  • 14 yıl önce

    Kaybedişe duyulan iç endişeleri çok güzel ifade eden bir çalışma olmuş. Kaleminize sağlık. Sitemizde günün ya da haftanın denemesinin seçilmemesi çok üzücü. Bence denemelere sitemizde gerekli önem verilmiyor. Belki bu yazıyıda dünden inciler arasında görebilirdik o zaman.

  • 14 yıl önce

    ve şimdi,aşkı anlamlaştırmak sana,seni anlamlaştırmak bana ve ikimize yaraşır hayatı anlamlaştırmak Bu kadar az sözcükle ve bence bu kadar güzel anlatılabilir aşk. Baştan başa bir "anlam yaratma" ya da "anlamlandırma"dır zira aşk diye bildiğimiz. İlkin karşımızdakine -belki de aslında sahip olmadığı- anlamlar yükler, sonra kendimizi bu anlam yüklenmiş kişi için "anlamlandırır" ve sonra da tüm hayatı ikimiz için "anlamlandırırız". Ve fakat sonra "ya yerini beğenmediğinden ya da yüreğimin hangi köşesine oturacağını bir türlü kestiremediğinden,bazen nazikçe bazen de hırşın bir rüzgar gibi hızla kapatıp kapısını gönlümün kaçıp gitmişti,arkasında hınzır bir gülümseyişle..." sonra sı bir Anlamsızlık mı acaba??? Sevgiyle...