Hoşça kal İstanbul
Ve yine ağlattın beni İstanbul. İçim buruk, kalbim kırık ayrıldım bir kez daha senden.
Hayatımda beni en çok ağlatan şehirsin sen! Şiir kadar hüzün, zehir kadar acı karıştırdın damarlarımda akan kana. Sevindirdiğin kadar üzdün, umutlandırdığın kadar tükettin. Yıllardır, hayatıma her duyguyu katıp sürükledin beni oradan oraya...
Bir masal yaşadım bir kez daha kollarında İstanbul... Yine yarım, yine sonu açık hikâyemin; yine paramparçayım... Bitmez bir yolculuk benimkisi. Belki bir kaçış kendimden.
Varmak istediğim yer hep uzak kalıyor bana. Neden ki?
Bir adım ötemde mutluluk... Gülümsüyor yüzüme sinsice. Uzansam dokunacak kadar yakın. Uzanıyorum da... O an aşılmaz bir duvar bitiyor önümde; yetişemiyorum.
Bu kez de yaptın yapacağını işte!
Doyasıya gezdim seni İstanbul... Güzelliğinin büyüsüyle kamaştı gözlerim. Ayasofya'da muhteşem yüzyılların tarihini yaşadım. Gözümde canlandı sultanların o müthiş heybetli duruşları. Topkapı Sarayı'nın mutfağından, burnuma harika kokular geldi. Açıldı yaşama dair iştahım. Yerebatan Sarnıcı'nın her taşında hissettim Medusa'nın isyan çığlıklarını ve doyasıya kokladım, Kızkulesi'nin duvarlarına işlenen baba yasını; ağladım...
Ne acılara ev sahipliği yapmış, ne aşklara sebep, ne ayrılıklara seyirci olmuşsun sesini çıkarmadan. Hep vardın, hep hissettirdin kendini İstanbul!
Bilirim! Haberin bile yok; ilklerimin çoğunu seninle yaşadım ben. Özgürlüğüme doğru ilk adımı seninle attım. İlk kez sende sınırsızlığın ne olduğunu tam anladım, benimsedim, yaşadım.
Gezdim, hissettim, gördüm, izledim...
Günahlarımla, sevaplarımla, sevinçlerimle, üzüntülerimle bütünleşmiştim. İlk kez, ben bendim!
O gün ne güzeldi... Kalabalıktık, sahildeydik. Martılar uçuyordu üstümüzde. Deniz huzur şarkılarıyla eşlik ediyordu bizlere. İmkânsızı başarmış, bir araya gelebilmeyi becermiş insanlardık. Birbirimize olan özlemimiz taşıyordu gözlerimizden. Mutluluğu yakalamış ve o anın tadını çıkarıyorduk doyasıya. Pozlar verip sarılıyorduk birbirimize. Denizi izlemeye, birbirimize bakmaya doyamıyorduk bir türlü.
Rüyaydı... Bir günlük yaşanan masal!
Güzeldi... Ayrılıkla bitse de kalbimizde devam edecekti her şey.
İnsan en mutlu anında bile ne kadar acı çekebiliyormuş meğer... Huzurun ta kendisinde, üzerime çöken ağırlığın etkisinden kurtulamıyordum bir türlü. Kalbim isyan ediyordu ruhuma. Yüreğimle kavgaya düşmüştüm birden. Unutmak istediğim, kaçınılmaz ayrılığın acısı esir almıştı benliğimi.
Gece sohbet güzel geçse de, yarım kalmış hissi terk etmiyordu beni. Tamamlanmış bir mutluluk nasıl yakalanır bilmem; ama bildiğim, ben o gece de ağladım sessizce. Kimsenin fark etmediği, hissetmediği anlarda çekildim içime.
Susturmaya çalıştım içimde tozan hüzün kasırgalarını; yapamadım.
Gülmeye çalıştım sonra. Yüzüm güldü; ama yüreğim, o gece de kanlı yaşlar döktü.
Yine de mutluydu bir yanım. Ruhuma yakın ruhu buldum. Gönlümün içinde ölene dek kalacak insanlar buldum sayende.
Hoşça kal İstanbul...