Hüsran
Çocukluğumda 'Susam Sokağı' vardı TRT'de; ne büyük keyifti bir sonraki bölümü beklemek! Çocukları sıkmadan, öğretmeyi amaçlayan bir programdı. Sıkılmazdık ve her gün yeni bilgiler eklerdik hafızamıza.
Şimdi çizgi karakterler bile dünyanın kırık düzenine ayak uydurularak oluşturuluyor. Çocuklar hayal dünyalarına nefreti, kavgayı, savaşları ve kıskançlığı ekliyor! Çocuklarımızı zihnen zehirliyoruz farkında olmadan. Değerlerinden yoksun, asiliğin dozunu iyice aşmış, amaçsız yaşayan nesiller yetişmesine aracı oluyoruz.
2000'li çağlardayız, elbette ki yaşam standartlarımız değişti ve buna bağlı olarak beklentilerimiz arttı. Sürekli bir gayret içerisindeyiz. İyi yaşayabilmek adına adeta savaşıyoruz. Öylesine kapılmışız ki hayatın akışına en değerlilerimizi ihmal ettiğimizin farkında bile değiliz. Belki de artık ilgiyi ve sevgiyi başkalaştırdık da ondan bu boşluk, bu eksiklik!
Hepimiz elimizden geleni yaptığımızı sanıyoruz çocuklarımız için. Bir yerine bin alıyoruz herşeyi ama biraz büyüyünce çocuklarımız anlıyoruz ki hiçbirşeyden tatmin olmayan, doyumsuz, yetinmeyi ve mutlu olmayı bilmeyen evlatlara sahibiz. Bunun nedenini ise asla kendimizde arama çabasına girişmiyoruz ve aile ilişkileri sırf bu yüzden belki de gün geçtikçe önemi kaybedip kopuyor!
Hatırlıyorum da; hep kalabalıktı benim çocukluğum. Herkes birbirini sever, sayardı o zamanlarda. Akrabalar, komşular, eş-dost teklifsiz yardımına koşardı birbirinin. Kocaman yüreklere benzeyen kocaman sofralar kurulurdu.
Şimdilerde iş görüşmesine gidercesine randevu sistemine bağladık eş-dost ziyaretlerini. İki dirhem bir çekirdek hallerimizle, gözümüz hep akreple yelkovanda diken üzerinde vakit geçiriyoruz sevdiklerimizle.
Peki bizler böyleyiz de ne bekleyebiliriz çocuklarımızdan? Okul arkadaşlarını ve öğretmenini bile ebeveynlerinden daha fazla gören çocuğumuz bizi tanıma fırsatını ne kadar bulabiliyor ki bizim çevremizdekileri tanısın, değerlerine sahip çıksın!
Çoluk çocuk neşe içerisinde gidilen bir pikniğin tadını verir mi playstation salonları, lunaparklar, eğlence merkezleri?
Anlatabilecek o kadar çok boşluk var ki hayatımızda ama başkalarından dinlediğimiz masal geliyor bize.
İlerleyelim derken iyice mi yozlaştık ne dersiniz?