İçimdeki Acı
Bazen ben değil, istemesem de farkında olmadan, içim ağlar, içimin gözlere yansımasıyla gözelerim ağlar gecenin bir yarısı, ' Hani derler ya gözler kalbin aynasıdır diye ' ne gelmişse o an aklıma bilmem, boncuk boncuk terlemiş gül misali süzüle süzüle akar yaş yanaklarımdan aşağı, silmek, silmeye çalışmak çaresizliğin dayandığı en aciz olduğu vakittir. O an, silsen incinip yaprakları dökülecek, silmesen solacak bir gül misali.
Ahh lele ahh. O anı yaşayınca anlarsın, bitmeyen çaresizliğin sığamaz ne yere, ne göğe. Ne yaparsın ne edersin şaşırır kalırsın, yarı uyanık yarı dalgın. Koşmak istersin, kaçmak istersin ! Ama beyhude, en fazla yataktan kalkar camlardan bakar geri dönersin yatağa, en fazla kaçacağın bu kadardır. Sen de beş adım, ben deyim on. Sağa sola döner de döner yastığın üzerinde başın offf lele of. Yastığın taş, yorganın çalı, döşeğin kar olur san ki. Tekrar tekrar kalkar kapaklanıp düşersin de gidemezsin tek bir adım öteye.
Ah lele ahhh, bu ne büyük, ne dermansız acı. İilk bahar çiçekleri arasında solmak; yaz ortasında kavrulmak; son bahar rüzgarında savrulmak; kış ayazında donmak misali. Nasıl taşırım bu ayrılığı, nasıl dayanırsın bu aşk yarasına akıtsan da ömrünün tüm gözyaşlarını, delice vuran dakikaların önünde, geçmeyen gecenin içinde savrulursun da savrulursun; sırtını dayayacak duvar. Eellerini koyacak yer. Tutunacak dal bulamazsın. O geceden itibaren bir boşluğa düşüştür başlayan girdapların en alçağına doğru kayıştır artık. O girdap ki içine çekerde çeker seni.
San ki senin için özel olarak doğranmış, özenle üst üste dizilmiş odun parçalarıyla tutuşturulmuş cehennem ateşlerinde yanarsın, yanarsın da; bir damla su dökenin olmaz. San ki onlarca karabasan çökmüş gibi üstüne. Bağırırsın çırpınırsında da kimse duymaz sesini, çırpınmaktan dilin damağın kurur da bir bardak su verenin olmaz. Dilin varmaz soyka kadere küfretmeye..
Kaderin bir ucu değiyor ya hep sevdiğin sevgiliye. Ondandır be güzelim, ondandır be yiğidim, susuşların ondandır. Ondandır diş etlerini sızlatırcasına, farkında olmadan dişlerini sıkışların ondandır. Kıyamazsın o güzelim gözlerde kaybolduğun sevgindeki sevgiye, sevdana, aşka, hasrete sevdaların en ağırını sindirmişsen içine, ondandır susmuşda kalmış suskunluğun.
Gözün kararır, başın dönerde döner. İçinden sessizce attığın çığlıkların gömülür gözle görülmeyen karanlık duvarlara. Hırçınlaşırsın hırsın birikir. Ellerini genişce açıp, yumruk yapıp sıktıkca, yumruklarının arasından kayar avuç içlerine parmakların sıkarsın da sıkarsın ellerini. Ellerin bile ağlamak için sebebin olur da; buglu gözlerini ağlatmamak için, ölesiye kırgın kalp inadına direnir de direnir; teslim olmaz içindeki sevdiğin sevdalara, sevgilere, aşklara, dostluklara kurban verilecek gözyaşlarına, teslim olmaz...
Gece de renkler kaymaya başlar göz bebeklerinde, sonunda rengini bulur da; kırmızıya boyanır, gece boyunca akan yaşlarla kızaran gözlerinde tamamı boyanır onunla birlikte, oysa her yer karanlıktır.
Gözlerinden kalbine akan dem kavurur içten içe, Kalbinin içindeki görünemeyen yerlerini yakar da yakar. Taa ciğerlerine iner, gittikce tüm bedenine vurur. Sızlarda sızlar yaralı kalbine tuz basmışçasına.
Ölüm asırlar kadar uzakken bedene, ölmek gelir o an içinden , içini sıkan ızdırap çoktan atmıştır, bir geminin denize attığı paslı çapa gib, i kuru kupkuru düşünsel ve düşsel çapayı yüreğine.
Halsiz ve bilinçsiz kapanır kirpiklerin geceye. Tonlarca ağırlık çöker de; göz kapaklarının üzerine, uyumak istersin de uyuyamazsın, fırtınalar kopan beynindeki bin bir düşünce ile şuursuz kalkışında yeni bir gün doğar, külçeleşmiş boş boş bakan kenarları davul gibi şişmiş gözlerin üstüne.
Kalktığında yeni doğan güneşe iyi bak, unutturamasa da ' içindeki acıları ' unutmak istediğin biçare anlarını, unutmak için doğanın sana sunduğu ilaçtır. Her sabah yenideni doğan Güneşler.
Kalk doğrul yatağından. Sımsıkı bas artık ayaklarının üzerine. Bırak; öfkeler, çaresizlikler, vefasızlıklar, yerlerde kalsın.. Camdan aşağı fırlat, sokaktan gelen geçen insanların, kedilerin, köpeklerin ayakları altında parçalansın, ezilsin, tırların trenlerin altında ' İçindeki Acı '
Tutun sen de gündüzleri güneşe, geceleri en parlak yıldızların köşesine.. Emin ol, sen gayret ettikçe onlar çıkaracak seni düzlüğe. Yok edecek ' içindeki acılarını ' yok edecek yok. Her gün yeniden doğan Güneş ve her gece yüzüne gülümseyerek parlayan yıldızlar..
(N.K. 07 Kasım 2009 )