İçine Dönenler
Düşüncelerimin yoğunluğunda bir matkapla oyuluyor gibi şimdi içim. Kapısını kapattığım bu odada, duvarların en rutubetlisine şahit olmuş gibi sanki gözlerim. Aslında gece midir insanı yutan, yoksa insan mı sıyrılır , gündüzlerin o nahoş kalabalığından? Cevapsız kalan soruların, içinden çıkamayışların hüznünü taşıyorum şimdi.
Uzun paragraflı bir kış romanı başladı sanki içimde. Hemen ardından ilk kar taneleri göründü göz uçlarından yanaklarıma savrulan. Yürüdüm cam kenarına, cam bile buğuluydu.
Ben elimi kaldırmaya bile tenezzül edemedim.
Tek bir yaşanış olamazdı ya bunca hoyratlığa sebep?
Hayatın alıp veremediği neydi benimle?
Yer beni niye çekip duruyordu da ben yüzsüzce ona yapışıp kalıyordum? Kapının dışına çıkmaya gücüm yok şimdilik. . Her şey bir gölge sanki gerçekliğini yitiren. Bütüne dair bir şey göremiyorum. Yapbozun kayıp parçalarını sonra sonra fark ediyorum.
Yetişkin bir birey olarak sahip olduğum kimliğimde aklıma, kalbime söz geçiremiyorum. Hareket kabiliyetim sınırlı, duygu duyarlılığım en yüksek seviyede. Normal bir insanın yaşayacağı acının iki katı acıyla, öfkeyle, mutlulukla sınanıyorum. Sessizlik dilimde ses içimde. Ne çok sorulacak şey, dile gelecek mesele var oysa.
Ne zaman bir adım ötesi için merak duyacağım? Kapının arkasını biliyorum da mı umudum yok daha ötesine? Sahip olduklarımdan, onların ağırlığı altında ezilmekten, sahi ne zaman korkmaya başlamıştım. Benim için anlamlı olan şeylerin gerçeklik payı ne zaman tartışmaya açık hale gelmişti? Acı gerçek karşısında deneyimlediğim şey beni neye dönüştürecekti?
Şaşkınlığım eylemsizliğime fiske kondurabilecek miydi? Yosun tutmuş duvarın üstüne daha kaç boya çekecektim? Nihayet kapının dışına çıkmak için bir nebzede olsa gücü buluyorum kendimde. Alacaklı misali dayanmalıyım kapısına hayatın. .Ona sorular sormalıymış insan. Hiç olmadığı kadar heybetli bir merak sarmaya başlıyor şimdi içimi. .Sesim dışarıya boğuk ama içimde vaveylalar yükseliyor. Bu merak değil de başkaldırmanın öyküsü olacak belki de.
Ve o bu gece de. Yumdum gözlerimi kendi üstüme. Yorgan gibi çektim karanlığı. Ölümü, kendi içimde öldürmeyi öğrendim. Ve bu öyküde En çok da kendi ölümümden hoşlandım. Biliyorum şimdi bunlar doğum sancısı olup yağıyor üzerime. Bugün bu gece ölüp tekrar doğmalıyım. Kendi derinliğimde boğulup tekrar tekrar can bulmalıyım. Heybenin sahibi bensem onu hangi bedestenlere çözeceğime ben karar vermeliyim.