İki Gözüm İki Çeşme Ama İnanma Baba

Burası evrenin sağ gözü, sol gözüyle uyanan insanın henüz ağlamaya başlamadığı M .öncesi. Şimdi ben M. sonrasından bahsediyorum. İki Gözüm İki Çeşme Ama İnanma baba







Bir kader oyunu oynamak için kader çizgisinin içinde kendini bulana kadar, kendini çekiştiren bir beden hayal ediyorum. Gözleri olmayan, dili olmayan, hatta bir gr ruh bile bulunduramayan... İki –üç gün önce ölen bir bedenin içinden çıkan ruh, iki-üç gün önce başka bir bedene girmeye çalışırken, iki-üç kişi tarafından acımasızca öldürüldü. Suçunun ne olduğunu öğrenemeden, üstüne üslük bir avuç toprak içine gömülemeden kaybolup gitti. Peki geride kaldığına inandığımız ruhu nerede ?




Esareti pembe bir giysi ile eşleştiren kocaman bir adamın ,kocaman kalabalıklar karşısında, kocaman sözlerini dinliyor olabilir. Kocaman sandığımız bir ülkenin kocaman toprakları içinde kendine sığınacak küçücük bir toprak parçası arıyor da olabilir. Göz yaşlarını gizlemek için kocaman sandığımız ülkenin kocaman ormanlarında da saklanmışta olabilir . Bir sokak başında ,bir sokak arasında, belki de bir bez parçasının arkasında da saklanıyor olabilir. Bir gece yarısı karanlığın dil dil sağırlaştığını sandığımız o meşhur yerde, bir tabut içinde de saklanıyor da olabilir. Biz onu yolcu ederken, bu malum bedenin arkasından ona ne dememizi bekliyor ? ‘' Hakkınızı helal ediyor musunuz?'' Cevabını hepimiz biliyoruz...Lakin, o giderken, ardındakilere hakkını helal ediyor mu? Asıl bilmemiz gereken şey, bu değil mi?




Yap-boz hayatların ardında yap-boz bir dünya inşa ediyoruz. İstediğimizi seviyor, istediğimizi sövüyoruz. Sıra insanlığa geldiğinde bir an'da kocaman insan oluveriyoruz.




Bir ömürlük zevkler hayatı sıradanlaştırmış. Zıtlıklar yok olunca, kaderde bizi kaderine terk etmiş. Zaman ne güzel rolünü oynamış. Ne tarafı var, ne rakibi var. Varlığıyla onun dışındakilerin hepsini yok ediyormuş. Geriye kalan ,çamura bulanmış bir avuç umut.




Savaşa bildiğimiz ölçüde var olabilmek insanlığın en ağır vebasıdır. Zaman ve mekan kendisinden ne kadar eminse, bizim direnmemiz de o kadar zor. Zamana yenilen onca uygarlık yok oldu. Kalanlara değer vermek, yaşama hakkı sunmak tüm medeniyetlerin elbette en değerli görevidir. Bu görevi aynı coğrafya da yaşadığınız bir ulustan istemekse en acınası durum değil midir? Siz, biz aradaki farkımızı bunların dışında bulabildiğimiz ölçüde insan oluyor, bir birimize ayna olabiliyoruz. Aksi halde tabiat ile tanrı arasında sıkışmak, ya da tanrıya boyun eğecek gibi tanrıyı oynamak, tabiata inat, kendini var edeceksin ve senden olmayanlara inat. Kendi kimliğiyle var olmak eğer suç ise, bu suça karışmayan hiçbir millet yoktur. Her milletinin varlığı Türk milletinin varlığı kadar değerli ve bir o kadarda önemlidir. Aksi halde barıştan, kardeşlikten, birlik ve beraberlikten söz etmek nasıl bir duygudur ?






Varlığım Tüm insanlığa armağan olsun !

17 Temmuz 2016 2-3 dakika 51 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 8 yıl önce

    Umarım hep böyle varlıklar insanlığa armağan olur👍