İkilem
Bu nasıl densizlik? Hem ölmekten korkuyorum inanılmaz hem de neden doğmuşum diyorum... Bir hiç olmamayı diliyorum, içimde karamsarlık korkusu yok oluyor, sinir kat sayım parmak uçlarımda birikiyor. Bir de ölmemek istiyorum asla, hep yaşamak derilerim kuruyup parçalanana kadar yaşamak ama delicesine... İkilemde kaldığımda en çok bir iplik tanesi alıyor bütün anlamsızlıkları. Kafamın sağ tarafındaki hiç olmamışlıktan sol tarafındaki ölümsüzlüğe uzanan inanç isimli bir iplik bağlıyor ikisini de birbirine. Rüzgârlarda ki toz tanelerinin tek inancı toprakla buluşabilmektir. Benimde buluşmam toprakla mı olacak? Yoksa soğuk bir mermer taşında ummadığım bir tas sıcak suyla mı buluşacak bedenim. Ya temiz gideceğim öbür taraf vakfına, ya kirleneceğim toprak anada. Ya bir cennet cehennem olgusu olacak sonsuzluk çerçevemde ya da ruhum yok olacak ve bir daha olmayacak hayallerim. İçimde bir de büyük sır var; Çocukken toprağa ilk değdiğinden beri elim parmak izlerim gittikçe yıllanıyor...