İkili İlişkiler/Özgüven
Plansız ve programsız bir şekilde, bir konuşma yapmak zorunda kaldınız mı hiç? Bu bir toplantı olabilir veya o an karar verdiğiniz, ikili ilişkilerle ilgili bir konuşma olabilir, iş görüşmesi olabilir. Herhangi bir toplantıda sunum yaptınız mı? Yapacak olsaydınız, neler yapardınız? Nasıl davranırdınız? Neleri yaparsanız, başarılı bir konuşma yapmış olurdunuz?
Tüm bunları, hiç düşündünüz mü? Bu yazımda, gerek ikili ilişkilerde, gerek her hangi bir topluluk önünde nasıl konuşabilirsiniz, nasıl hareket edebilirsiniz, bu konuda yardımcı olmaya çalışacağım.
İnsanların "bu bir konuşma veya bir iş olabilir" her zaman ihtiyacı olan, olmazsa, birçok noksanlıklarla karşılaşabileceği tek ortak noktası, özgüvenleridir.
Eğer kendinize olan özgüveninizde bir noksanlık varsa, birçok işte başarı şansınızı, kendiniz baltalıyorsunuz demektir, kendinizde başka kusurlar aramaya gerek yoktur.
Şu durumda, yukarıda bahsettiğimiz şekillerde bir durumla karşılaştığınızda ilk yapmanız gereken, kendi özgüveninize sonuna kadar güvenmek olmalıdır. Siz kendinize güvendiğiniz zaman, hitap edeceğiniz kişiler de, size karşı güven hissedeceklerdir. Bu öncelikle sizi rahatlatacağı gibi konuşmakta olduğunuz kişiyi de rahatlatacak ve iyi bir söyleşi için ortam hazırlanmış olacaktır.
Akıcı ve rahat bir konuşma birçok olmaz yanıtlarını bile, evet cevabıyla sonuçlandıracak iyi bir konuşma ve iletişim demektir. Dikkat çekmek istediğiniz konulara hızlı bir şekilde girmek ve hızlı bir şekilde anlatmaya başlamak, karşınızdaki insanın algılama, düşünme ve kıyaslamalarında sorunlar yaşamasına neden olacaktır, kesinlikle buna dikkat etmelisiniz.
Konuşmanızı yaparken, sesinizle oynamayı bilmelisiniz, seste yapacağınız tonlamalar ve vurgulamalar, sizin ne anlatmak istediğinizi ve nereye dikkat çekmeye çalıştığınızı sağladığı gibi, daha anlaşılır biçimde konuşmanıza devam etmenizi sağlayacaktır. Ciddi bir konuşma yaparken beden dilinizi çok iyi kullanmalısınız, el hareketlerinizle anlatmak istediklerinizi mutlaka destekleyin, böylece insanlar üzerinde etkileyiciliğiniz kesinlikle artacaktır.
Kendinizden yola çıkalım, karşınızda dediğim tarzda konuşan ve anlatan bir insan olduğunda, rahatlarsınız ve konuya hakim bir insanla beraber olduğunuzu hissedersiniz. Bu işi politikacılar çok iyi yaparlar, televizyonlarda onları alıcı gözle izlerseniz, elleriyle, sürekli yaptıkları konuşmaya destek verdiklerine şahit olursunuz. Bunun sebebi, toplum üzerinde, hem güven sağlamak, hem konuya hakim olduğunu hissettirmek çabasıdır.
Bir iş görüşmesine gittiğinizde, yapacağınız ilk görüşme son derece mühimdir. Peki, bir iş görüşmesine gittiğinizde nasıl hareket etmelisiniz?
İlk kez kapısından girdiğiniz bir şirket veya iş yerinde, sizin ilk yaşayacağınız şey, yabancılık hissidir. Bunu kesinlikle yapmayın, unutmayın, siz o iş yerine kabul edildiğinizde, oranın ev sahiplerinden birisi olacaksınız. Şu durumda neden yabancılık hissine kapılacaksınız ki, rahat olun, sanki kırk yıldır oradaymışsınız gibi davranın.
Rahatlamak için neler yapmalısınız?
Girdiğiniz iş yerindeki tabloları, asılı materyalleri inceleyin, karşınızdaki ile bu konular hakkında sohbet etmeye çalışın, hiç olmadı önünüze gelmiş olan fincan hakkında konuşun 'bu fincanları çok seviyorum, geçenlerde bir arkadaşıma da aldık, bende bunlardan kullanıyorum, çayın/kahvenin içimi bunlarla çok keyifli' gibi, 'duvardaki tabloyu nereden aldığınızı hatırlıyor musunuz? Çok ilgi çekici, gerçekten çok beğendim, bende bir tane almak istiyorum' gibi, sohbet edebilme yollarına başvurunuz.
Sizin orada, işveren ile kalacağınız zaman dilimi, sizi daha iyi tanımasına olanak tanıyacaktır, bunu asla aklınızdan çıkarmayın. Karşınızdaki insana tam olarak bakın ve inceleyin, nasıl oturuyor? Nasıl hareketler içerisinde? Nasıl oturduğu veya hareketleri hiç fark etmez, siz hemen ayna pozisyonu alın, yani, ayna olun. Onun yaptığı el hareketlerini taklit edin, ses tonunu taklit edin, hal ve tavırlarını taklit edin, bunu hissettirmeyin, göreceksiniz, birkaç dakika içinde, ortam rahatlayacak ve konuşma çok daha iyi yerlere doğru yol almaya başlayacaktır. Karşısında kendinden emin, rahat ve özgüveni tam olan bir insana, hiçbir işveren, hayır diyemez, bunu unutmayın.
Bir konferansa veya her hangi bir sunuma başlayacaksanız, öncelikle derin bir nefes alın, gerekirse yirmiden geriye sayın, bu yetersiz kalmışsa, tekrarlayın. Meydana çıktığınızda veya mikrofonu elinize aldığınızda, size bakan hayranlarınızı hayal edin, sizden duyacakları ile mutlu olacak insanları hayal edin. Şöyle düşünün, bu konuşmanın ardından, tüm hayranlarınız koşup boynunuza sarılacak ve 'lütfen, bir imza da benim için, işte şuraya' diyecekmiş gibi hayal edin.
Bu güne kadar kalabalıklara veya topluluklara hitap edenler de, bir zamanlar sizin kadar heyecanlanmışlardı, bunu aklınızdan çıkarmayın. Orada yapacağınız bir hata, en fazla size gülmelerine neden olabilir, doğru mu? Peki, insanları güldürmek için, onlarca espri ve komiklik yaptığınız zamanları ne çabuk unutuyorsunuz, demek ki, insanların size gülmesi, o kadar da kötü bir şey değil, aslında iyi bir yanı da var.
Gerekirse, yer müsaitse, konuşma yaptığınız insanlara arkanızı dönmeden, sağa, sola adımlamalar yapın, dikkat edin, bunu birçok stand up göstericisi yapmaktadır, nedeni çok basittir, öncelikle kendi heyecanlarını yenmek, sonra kalabalığa 'bakın, görüyor musunuz, ben ne kadar da rahatım' havasını vermeye çalışmalarından başka bir şey değildir.
Şimdi, madem konumuz özgüven ve ikili ilişkiler, tüm insanların ortak noktası olan aşk ve sevgi konusuna da azıcık değinelim.
Diyelim ki, öyle bir ortam oluştu ki, ne zamandır kafanızda planladığınız, hayallerinizde yaşattığınız kız veya erkek, tam karşınızda ve yalnız kaldınız. Ne yapardınız? Ne yaparsanız onunla sohbet etme imkanı oluşurdu ve nasıl hareket ederseniz, bu sohbet sizin duygularınızı karşı tarafa yansıtmak için iyi bir fırsat doğururdu?
Bu tip görüşmelerde en çok yapılan yanlışların başında, gözlerin sürekli tek noktaya, gözlere veya alakasız bir yerlere odaklanması olurdu, bunu yapmamaya özen gösterin. Bakışlarınızla bir noktada çakılı kalmak, her zaman özgüvensizliğin işaretidir, bundan şiddetle kaçınmalısınız.
Heyecanlanmanıza gerek yok, karşınızda yer alan kişi de, nefes alıp veren, yemek yiyen, canı sıkılan, ağlayan, gülen, kısacası, bir insan. Bu tür konuşmalarda, kişilerin ortak sorunu, karşısında yer alan kişiyi kaldırıp, yukarılarda bir yerlere koyması, kendisini de, dış kapının mandalı yapmasıdır. Bu kötülüğü yapmayın kendinize, rahat olun, siz sevgisini kalbinde barındıran ev sahibisiniz ve ev sahipleri asla misafirim geldi diye, eli ayağına dolaşmaz, çünkü evi en iyi tanıyan kişi ev sahibidir, dolaşıyorsa zaten, kendini sorgulamaya özgüveninden başlamalıdır.
Sohbete başladığınız zaman, asla konuya 'bodoslama' dalmayın, ortamı ve havayı hem siz, hem karşınızda yer alan rahat bir şekilde teneffüs etsin. Sohbetin amacını siz biliyorsunuz, karşınızdaki yer alan kişinin henüz haberi yok, ipin ucunu tamamen bırakın demiyorum, kontrollü bir şekilde sohbete yön vermek görevi size ait, bunu unutmayın. Kaptan sizsiniz ve üzerinize düşen görev, gemiyi, yani aşkınızı limana mutlaka ulaştırmak.
Gündemden veya işlerden, iş geliş gidişlerinden, yollardan, yolculardan konuşun, mümkünse içecek bir şeyler alın, en önemli noktayı hatırlatayım, o ne içerse, siz de ondan içmeyi unutmayın. Ortak noktalar, sizin samimiyetinizi pekiştirecek ve karşınızdaki insan size karşı daha yakın olacaktır. Oturduğunuz zaman, onun göz hizasında olmaya gayret sarf edin, yukarıda söylediklerim ve ayna pozisyonunu burada da kullanmaktan çekinmeyin, ikili ilişkilerde denenmiş ve başarısı çok yüksek sonuçlara ulaşmış olan bir taktiktir.
Sohbetinizde asla vaaz veriyor havasında olmayın 'her şeyi ben bilirim' mantığını kullanmayın. Sorular sorun, cevaplar alın, beyinlerde soru işaretleri yaratmak, karşınızdakini düşünmeye sevk edecek ve siz böylece zaman kazanacaksınız. Sorduğunuz sorular, sizde olumsuz sonuçlar doğursa bile, kesinlikle moralinizi bozmayın, tekrar hatırlatıyorum, söyleyecekleriniz ve konuşacaklarınız hakkında, karşınızda yer alan kişinin hiçbir bilgisi yok. İlk görüşmede veya ikinci görüşmede, sonuç almaya çalışmak yerine, bir şekilde onun hayatına girmeye çalışın, onun hayatının, neresinde olduğunuzun hiç önemi yok, önemli olan hayatının bir köşesinde yer alabilmektir.
Zaten sizin ona karşı hissettiklerinizi, karşınızdaki de hissedecektir, bundan emin olun, çünkü düşünce ve duygular elektrik akımları gibidir ve bir bağlantı olacaksa, bu kendiliğinden oluşacaktır. Şansınızı zorlamak, bazen avucunuzda olan şansların da, çekip gitmesine neden olabilir. Olayları bu durumlarda akışına bırakın ve hiçbir konuda ısrarcı olmayın, ısrar edilen konular ve düşünceler çoğu zaman hayal kırıklığı yaratan sonuçları önünüze getirip bırakabilir.
Bu ilk görüşme anlarında, onunla konuşmaktan büyük keyif aldığınızı hissettirmek, emin olun, sizin ona karşı olan sevginizden ve duygularınızdan çok daha mühimdir. Kendinizin, aşkla ve sevgiyle yapamadığınız bir şey, karşınızda yer alan kişiyi asla etkileyemez, konuşmanızdan, kendinizin de büyük keyif aldığını kesinlikle karşı tarafa hissettirin, rahat olun ve sıkmayın kendinizi, dünyada ilk reddedilecek kişi siz değilsiniz, evet denen kişi de, siz olmayacaksınız.
Konuşmalarınızı, küçük öykülemeler halinde yapmaya çalışın, konuştuklarınızla ilgili çarpıcı örnekler vermeyi ihmal etmeyin. Fıkra, atasözü, v.s. şeyler, sizi ve karşınızdakini rahatlatacak şeylerdir, konuşmalarınızda bunlara sık, sık yer vermeyi unutmayın. Sohbet esnasında, kendi deneyimlerinize yer verin ve gerekirse kendinizle dalga geçmekten kaçınmayın. Başınıza gelen en komik hadiseleri anlatın, en mutlu olduğunuz anları anlatın, kendinizi kısaca tanıtmak yerine, hikayelerinizle tanıtırsanız, anlattıklarınız unutulmayacak ve her zaman hafızalarda kalacaktır.
Kalıplaşmış laflar ve sözler kişileri hiç etkilemez, ama sıra dışı cümleler ve sözler herkesi etkiler, o yüzden ' seni seviyorum' demek yerine, gazetede bir haberi okurken, bir ara, sesli okumaya başlayıp, arasına 'seni seviyorum ' kelimesini katmak, karşınızdaki insana müthiş eğlenceli ve sempatik gelecektir.
En önemli konulardan birisi de, ne anlatırsanız anlatın, toplumları ve kişileri etkilemek için, anlatacağınız konuya çok iyi hakim olmalısınız, paylaşırken, mutluluk duyduğunuzu karşı tarafa yansıtmalısınız, konuşmadan alacağınız keyif aynı oranda diğerlerine de keyif verecektir.
Her zaman şanslı olmayabilirsiniz, özgüveniniz, daima yanınızda olsun ve ona çok iyi sahip çıkın, o sizin her şeyiniz, bunu unutmayın...
Yeniden görüşmek üzere, hoşça kalın...