İlk Aşk

İki ayrı yolcunun aynı otobüste seyahat etme mecburiyetine hayat, yolcunun isminin ferhat olma istimaline ben deniliyor.

Dagınık saçları, kısacık boyu ile bir çocuk okul önlerine koşar abileri ile istiklal marsı söylerdi.Herkescikler okula koşarken küçük cocuk eve gururlu,mutlu bi şekilde gelirdi.Zaman hiç tatlı bi kadayıf gibi olmamıştı. Çabucak biten bi tatlı gibi geçip gitmişti.Küçük çocuk büyümüş okula gitmek için heyecanla sabahı bekliyordu.Kendince hayaller kuruyor o hayallerle güllüp gülüp duruyordu.Sabah olmuştu çamtası belinde koşarak okula gitti.Sessizce bi köşede olan biteni izleyi veriyordu,ağlayanlar mı derssin huysuzluk yapanlar mı hepsi aynı sınıfta bir tek gerçek var oda heyecanım oda ayakta.Öğretmen girdi içeri konustu mızmızlarla bense hala aptal bir gülümseme yüzümde onları izliyordum.futbolu çok severdim. Kavga olmazsa duramazdım, hani az da yemedim sopa.Okul oyun yuvasıydı ben ise bir şeylerin eksikliğini hisetmekteydim bir gün aynada fark ettim burnum herkesinkinden farkllıydı azıcık kalın ve uzun .Sümüklümü ararsın kafanı kaldırsan beni görür anlarsın.Az mı sürdüm burnumu koluma önlüğüm yıkanmasa küf tutacak. Çocuktuk ve pasaklıydım nerden bilirdim iğrençliğini ben mendil bilmezdim herkes gibi önlüğüme sürerdim burnumu.Aylar geçmiş olmalı büyümüştüm bir bir geçmişti yıllar aşk denen hastalık vürüs misali dolanıyordu etrafda.İlk kez aynalar necip fazlın şiirinde ki kadar iğrençleşi verdi.kendimi beyenmez oldum.Anlamıştım artık çocuk olamıycaktım büyümekte istemiyordum da hani gün geçmiş aylar ilerlemiş büyüdükçe büyümüşüm zaman ilk göz ağrısı zamanı anlayacağınız.Okula kosarak giden çocuk ölmüş ölmemiş olsa bu yataktan sonra kaldırılmak okula gitmesi için uyandırılmaya çalışılan çocuk o olamaz ya.Uyanmıştım artık başıma dökülen suyun soguklugu gözlerimi açtı okula gittim.Saat 09.15 geçiyordu ilk dersi kaçırmıştım okula girince birden merdivenlerde gördüm onu salınarak iniyordu.Zaman izne çıkmış akrep ısırmış olmalı yelkovanı onu görünce birden utangaç gözlerle kaçamak bakıştık o ilerlerken arkasından gözlerimle baka kalmıştık.Bi iç çektim ki sorma ,arkasından koşmam gerekirdi ama daha 8 de ona hissettiklerimin ne oldugu bilsemde ifade edemezdim süzülerek kaydı bir yıldız gibi gözlerimden.Bir gün önce başından su dökülerek uyandırılan çocuk sabahın köründe ayak da kıyamet alameti anlayacağınız koşarak okula gitti.onu gören herkes şaşkın okulla olan ilgisi azaldıgından beri bu kadar erken onu gören olmamıştı.Kulağı sağırdı gözleri kör sanki herkesi duymaz görmez sadece birini arıyordu.Ders edebiyat konu şiir olunca bir sayfa açıldı oku dendi çocuga çocuk ki başka alemde.Öğretmen omuzuna dokunup oku bu şiiri dedi gözleri şiiri görünce ilk önce anlam veremedi.sonra şiire dalmış okurken nasıl olmuşsa o kız gözlerinde canlanmış.

"Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
özdemir asaf
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin.

Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia"

Okumuş çocuk usulca gözlerinde canlanmış kız bitince şiir birden lavabo bahanesi ile çıkmış bahçeye oturmuş bi köşeye sessizce düşünmüş o kimdi diye küt küt atan kalbi ile.Aklına fikir gelmiş birden sorucakmış herkese onu tanıyan varmı diye.Başlamış kızı aramaya kime sorsa hayır cevabı almış bir bilen çıkacak ümidi ile sorup duruyormuş...........DEVAM EDECEK

29 Eylül 2014 3-4 dakika 1 denemesi var.
Yorumlar