İlk Ölüm
Boğum kanatlarında bir his.. Coşmak değil belki; günün adrenalini ve sevmek.. Bir çoğu hoşuna gitmiyor, ya da erteliyorsun. Sesine çıldırıyorsun, müziğin tınısından nem kapıp boğuluyorsun. İlk kez ölüm korkusunda duruyor kalbin ve yıpranmış bir ruhsun oysa ki. Tastamam insan olmanın emeklerini de bilmiyor değilsin, yalnızca tekliğin sembolünü benimsiyor ve yaşıyorsun. Bu bir iz değil, bir işaret de. Kendince sarsıntıların eşiğindesin. Bir mum yaksan geçmişten bir güne? Olmaz. Eleştirisi kendinde saklıydı o günlerin. Ve binlerce doluluk arasında, başıboşluğun içinde yüzüyordu her bir an'ın. Her çaban bir uçurum, her uçurumun bir yardım iniltisi olsa da sen yuvarlanıyordun. Kurşuni dibe çöküşünde yeniden var olmak için daha da derine gömüyordun kendini. Bilmeden veya bilircesine; inkar edermiş gibi ama avaz avaz; sessiz sedasız ama küfrün tam ortasında; süssüz veya yalın ama kesinkes kendi ruhunla..
Tırmanmaya yüz tutmuş ne varsa cebinde oysa ki, seninle beraber hiç bu denli canlı ve diri olmayışlarından bi'haber. Olsun. Yükseliyorsun. Yükün sırtınla bir, ruhun bedeninle sevişirken hür ve sesin, sanki o'na seslenirmişçesine gür... Hep olmak istediğin ama varmaktan ürktüğün nirvana'nın kuyruğunda sallanıyorsun. Güneyden ıssız hataların sesleniyor, duymuyorsun. En yorgun halinle bile kendini kavramayı beceriyorsun. İçin sağlam. Öfken yitik. Sabahın çeyreğindesin. Kuş kadar hafif. Susmuşluk kadar dirayetli.
Açacak günü bekliyorsun: İlk kez bu kadar parlak bir hevesle.
08.06.2017
Günün yazısını ve yazarımızı kutlarızud83eudd20