İnkarı Yok Aşkın

Özledim işte; inkar edemiyorum bunu. Gözlerin, ellerin, sözlerin, bakışın hala aklımda.. Unutamıyorum sadece bana has o bakışını, kıskanıyorum başkasına gülümsüyorsundur diye şimdi. Uzağımdasın, imkansızımsın, olmazımsın... Biliyorum yine haklı sebeplerin vardır kendine göre ama olmuyor işte gidişine bir türlü hak veremiyorum. Beni cezalandırma şekline, ellerini ellerimden çekmene, bakmamana, yitişine, belki de beni unutuşuna bir anlam veremiyorum.

Yine de özlüyorum işte o akıl almaz varlığını, bana ait olmanı, sadece beni düşünerek geçirdiğin geceleri, her daim aklında olduğumu hissetmeyi özledim.

Yoksun, bu sefer ?olsun' diyemeyeceğim. Çünkü sabrım taştı artık; özlemekten, her daim bir tarafımın yokluğundan ötürü ezilmesinden, beni unutmuş olma ihtimalinden bıktım, usandım. Hiçbir güneş açmıyor sensizken gökyüzünde. Hiçbir gök olayına anlam veremiyorum, ay bile yarım, yapraklar, düşünceler çiy. Haksızlık üzerine bencillik yaptığından beridir yalnızım. Ama ne dersem diyeyim, yine de özledim işte; inkara mahal yok.

Şimdi her şeyi dramatiğe, acitasyona bağlayıp seni üzmeye çalışabilirdim. Yalnız bırakıldığımdan depresifliğe büründüğümü, her gün her vakit ağladığımı, resimlerine bakıp iç geçirdiğimi, san ait, bana seni hatırlatan her cismi gördükçe nasıl çileden çıktığımı, geceleri ağlayarak uyuyakaldığımı, sersemlediğimi, artık normal insan davranışlarından sıyrılıp garipleştiğimi, seni düşünmekten her şeyi unutup hayatımı eksikleştirdiğimi, yoksunluğunla nasıl da annesini yitirmiş bir kuş gibi kalakaldığımı, ezildiğimi, büzüldüğümü, üzüldüğümü, gün ışığına dahi çıkmaya gücümün kalmadığını, bazen yaşayıp yaşamadığımı bile hissedemediğimi, ellerimin karalandığını, gözlerimin donuklaştığını, kendi kendime boğuk maziler yaşadığımı, soğuduğumu, bedenimin lanetlenmiş gibi kanını, canını yitirdiğini, olmayışından beridir ağzımı bıçak açmadığını, saçlarımın en darman haline büründüğünü, adeta benliğimin, duygularımın, yaşama hevesimin, umudumun, ümidimin, senliğime sığınıp güç aldığımın, delileştiğimin, çaresizleştiğimin nasıl belirginleştiğini, artık beni kimsenin tanıyamayacağı bir kimliğe büründüğümü birer birer anlatabilirdim. Ama ben bunu yapmıyorum, çünkü seni üzmeyeceğim. Seni kırıp incitmektense bütün bunları sineye çekip, yaşamıma devam edebilirim.

Sana konuşmayacağım, gerçekliğimi, hakikatte sürdüğüm yaşamın bütün anlattıklarımın bire bin katılmış hali olduğunu bilmeni istemiyorum.

Çünkü buna ne vaktim var, ne de mecalim...

Sadece gel işte, özledim; inkarı yok aşkın...

HAZİRAN 2012

11 Haziran 2012 2-3 dakika 88 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar