İnsan Üzerine Notlar
Değerli dostum Mercan'a ithafen...
Neye değinsem diye uzun süre düşündüm. Sonra " Ağlamak" eylemini aldım elime. Sizce ağlamak bir zayıflık göstergesi midir? Yahut tam tersi insanı olgunlaştıran bir etken midir? Bana göre ağlamak cesaret ister. Bu yüzden bir zayıflık göstergesi değildir ağlamak. Herkes ağlayamaz mesela, herkes kendi noksanlıklarının farkına varıp pişman olamaz... Az cesaret ister bunlar. Ağlamak, bahanelerden kaçınmaktır bence. Sığınaklardan ve insanların kibrinden uzak bir yerde sorgulamaktır kendini. Ben dün gece ağladım mesela. Neden diye sormayın... Az çok bilenler vardır. O ansızın insanın boğazını düğümleyen geceler gibi... Hani uzun uzun düşünür ya insan, hani bir anda puslu bir sözcükler ülkesinde bulur ya kendisini. İşte benimkisi ondan. Ah'lar, puf'lar ve keşkeler içinde yüzüyordum dün gece. Bir yaram vardı kabuk tutmayan türden. Yüreğimin ıssız köşelerinde birinde ağlayan bir ben vardı dün gece. Şöyle söylesem mesela anlar mısınız? Bazen dün bizleri yaralayan dikenleri yarın uzanacak eller ile örteriz ya bu yara onlardan değil. Sanki kar yağmışta üzerinde ayak izleri olan bir şehir gibiydi o yara. Her ağladığımda bir sancı giriyordu yüreğime. Ağrıyordu içim... Kanayan bir yara yoktu... Diken batırırcasına acı çekiyordum sadece. Ve ben o yarayı tuz basarak büyütüyordum. Elimde değildi... Gökyüzünden yağmur yağarken şemsiyesiz çıkmıştım bir kere. Dönüşü zordu artık. Ama kendimi eleştirmek güzeldi. Şöyle yapmasam böyle olurdu, şöyle demesem böyle olurdu gibisinden. Sonra her şeyi bir kenara bırakıp yarınlara hazırlıyorum kendimi. Olmuyor... Bir el var beni dünlerden geriye çeken. Ben insanları çok geç tanıdım. O kadar farklı türden insan gördüm ki en son kendimden dahi tiksindim. İnsan olmak... İnsan olmak gurur verici mi? Bence gururun içinde olduğu her durum kötü sonla biter. Ve mutlu sonla bitmeyen hikayeleri sevmedim hiç ben. Bazen derdimi anlatmak istiyorum insanlara. Bazı insanlar vardır hem dinler hem anlar...
Bazı insanlar vardır ben anlatmadan anlar...
Ve bazı insanlar vardır ki onlara ulaşamam. Konuşamam onlarla mesela. Anlatmak istediğim onca şey vardır ama elim varmaz yazmaya. Düğümlenir kalır her şey boğazımda. Empati yoksunu, gurur aşığı vs... Sonra diyorum kendi kendime boş ver önüne bak. Kendini dinle kendine anlat. Ama öyle kolay değil. Bir insanın bir insana zaafı öyle bir işte. İnanası zor geliyor size ama durum bu. Ve işte o vakit ağlayınca rahatlıyorum. Kendimi yargılıyorum mesela mahkeme kurup. Yanlışlarımı bildikten sonra doğruyu yapmak için adım atıyorum. Yine geç kalıyorum meğerse. Ama olsun. En azından düşünce katmanlarının tozunu siliyorum. Beni yorsa da acıtsa da alışıyorum artık. Biliyorum içimdeki yara yine kapanmayacak. Yine uçmazdı belki içimde kelebekler... Aynalara bakmayacaktım... Yağmur bulutlarını def edemeyecektim yanaklarımdan. Ama güçlenecektim. Hiçbir şey olmamış gibi yoluma bakacaktım eninde sonunda. Ne de olsa en uzun gecenin bile sabahı olur demişti şairin biri.
Daha çok yolun var şair. Neler gelip geçecek, ki hala tanıyamıyoruz insanları zaman zaman. Hiç bir zaman olduk diyemiyoruz, hala ham şekildeyiz... Kutlarım değerli yazını... Selamlar...
Günün güzelliğini gönülden kutluyorum tebrikler. Selam ve saygılarımla.
Ağlamak kimi zaman güzeldir, amma önemli olan birilerini bilerek ağlatmamaktır. Göz yaşının rengi yoktur Bir Türk de de, Bir Yahudi de de, bir Hristiyan'da da bir Budist de de aynıdır. Mazlumların gözyaşları mutlaka görülür Rahman ve Rahim olan Allah cc. tarafından, bundan hiç şüphemiz yok, onların ağlatanların hem dünyada hem de ahirette çok zor sınavları olacak cevap veremeyecekler sorularla baş başa kalacaklar... Ben yağmurda ağlamayı severim, kimseler görmez göz yaşlarımı, hoş görse de fark etmez, yüreğim yıkanıyordur çünkü o sırada... Kutlarım değerli kardeşimizi içtenlikle...