İnsanı Anlamak ve Okumak Üzerine 1
Yazıyorum yazıyorum,
Düşünüyor, yazıyorum,
Yazıyorum, düşünüyorum…
Sizlerden gelecek sevinçleri,üzüntüleri de yazmak; bu kısa ,kısa olduğu kadar hepimiz için etkili hayata katmak istiyorum…
Güzel bir bardak çaya ne dersiniz ? pek ilintisiz gibi görünse de çay içen insanımız kadar insan ,okuyor mu acaba diye düşünüyorum…
Sizlere klasik bir okuma –okumama tartışması sunmak istemiyorum elbette…
Amacım ;iş-güç gailesi ile uğraşırken , ev işi,yemek vb. işlerle uğraşırken insanımızın hiç mi okumadığını tartışmak istiyorum kendimce…
Evet belki geçen yıla göre gazete okuma oranımız düştü,(2021 Tuik Verilerine göre),bazı kaynaklara göre kitap okuma oranımız (günde ve saat olarak ) diğer ülkelere göre oldukça gerilerde…
Peki yeterince okumadığına göre insanımızın , ilginç ,ilginç olduğu kadar güzel ,bilgeliği nereden geliyor ?
Araştırılması gereken bu bilgeliğin temelinin kültürümüzden kaynaklandığını düşünüyorum…
Türkiyem !
Mevlânaların, Yunusların , Karacaoğlanların memleketi…
Erzurumlu Kara Fatma , Şerife Bacı, Nene Hatun’un memleketi…
Halide Onbaşı, Koca Seyit, Hasan Tahsin’in Memleketi olan yurdumuz, ve bu yurt sevgisi ile hemhal olmuş insanımız bu sevdasını neye borçlu?
Vatan sevgimiz bize Ata- ana –baba mirası,
Vatan sevgimiz bize memleket armağanı,
Vatan sevgimiz her zaman capcanlı…
Bayrağımın dalgalandığı her yer bize huzur,bize aşk,bize güven… ve her sevgi bizim için geçmişe uzanan ve gelecek ufuklara giden bir merdiven… Sonsuz bir aşk ile seviyoruz, seviliyoruz…Bizim insanımız insanı, insandaki sevgiyi okuyor, yaşıyor,yaşatıyor…İnsandaki Saygıyı okuyor,görüyor ,yaşıyor ,yaşatıyor… Tüm olumlu duygularda insanımızı görebilirsiniz…
İnsanız tümümüz ve insanı anlamak bizim hamurumuzda var.
Anlamak okumakla eşdeğer kanımızca…Daha çok anlamak için çabalayan bizleriz…O yüzden bizim yurdumuzda daha fazla bilge insan olduğunu düşünüyorum…
Ne cevherler var…Gün ışığına çıkmamış…. Ne insanımız var eli öpülesi…Nice analar var çirkin bir oyun karşısında ömre bedel bir sözüyle dağ gibi duran…
Kanımızca ;Tıbbın, ruh bilimlerinin ,ilk kütüphanelerin, müzikle tedavilerin ,onca şifalı bitkilerin bizim topraklarımızdan ,bizim kültürümüzden çıkıyor olması tesadüf değil…
Bir şey bildiğimi de iddia etmiyorum,sadece düşünüyorum… Sokrates gibi “bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğimi bilmemdir”…Herkes için böyledir bir bakıma …Çünkü bilimin kendisi de ilerleyen,bizlerle yaşayan ve bizden geleceğe süren bir olgu.
(Popper (*)de bir eserinde(2020) : “Hiçbir şey bilmiyoruz bu birincisi.Bu yüzden çok alçak gönüllü olmalıyız bu ikincisi. Bilmediğimiz halde bildiğimizi iddia etmemeliyiz bu da üçüncüsü.” demektedir.)
Katılıyorum elbette…
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Resmi Web sitesinden edinilen bilgiye göre ;
Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine kaydettirdiği(Meddahlıktan , Karagöz Oyunlarına, DedeKorkuttan, Okçuluk’a, Minyatür Sanatından,Hüsn-i Hat sanatına uzanan ) 21 unsuru ile UNESCO'ya en çok unsur kaydettiren ilk 5 ülke arasında yer almaktadır.
Bunca kültürel zenginlik bize tüm dünya ülkelerinin öğretmeninin bizim insanımız olduğunu haykırıyor adeta…
“Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur. Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale pozitif bilimdir.” (Atatürk) diyen;
“Ben manevî miras olarak hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır.”(Atatürk) diyen bir önderimiz olması hiç de tesadüf değil….Sadece bu sözler bile bizlere bırakılan en büyük eserlerdendir.
Nasıl Elif Kağnısını Yediyorsa,Nasıl Millet Malı Nem Kapmasın diyen analarımız varsa ,Nasıl şimşek gibi çakan sel gibi coşan insanımız varsa ; Kısacası vatan evlatlarımızın kayıt altına alınmış / alınmamış bunca yurt sevgisi içeren sözleri,hikâyeleri,bilgeliği,düşünürlüğü,liderliği tesadüf değildir…
Bunca insan arasında saymaca yaparak birinci ,ikinci demek nasıl mümkün değilse ; Kültürler arasında da birinci ,ikinci demeyi de elbette hoş bulmuyorum…Ancak yurdum insanının erdemli,ahlâklı,vefalı özellikleriyle tüm dünyaya örnek olduğu da gün gibi apaçık bir gerçektir. Yeter ki bilimden ,ilimden yararlanmaya devam edelim. Örf ve adetlerimize bilmin ışığıyla ,ilmin süzgeciyle bakalım…Önce insan vardı,insanı okuyalım…
Sayar’ın(**) dediği gibi ;Eğlendiğimiz, yiyip içtiğimiz mekânlar, bindiğimiz arabalar, takındığımız mücevherler bizi soylu kılmaz. Soyluluk ötekini işitebilmekten yapılma bir mücevherdir. Soylular, kalplerini bir mücevher gibi taşıyan ve kalpleriyle düşünen insanlardır. Bu ülkenin en soylu insanları, diğerlerinin acısını en çok içinde hissedenlerdir.
Empatik olabilmek,gerçeği aramak,insanı anlamak ve tüm bunlardan vazgeçmemek dileğiyle mutlu yıllar dilerim, esen kalınız…
Hea 02.01.2022
Kaynaklar :
(*)Popper K. Raimund : Hayat Problem Çözmektir (bilgi ,tarih ve politika üzerine) YKY. 9. Baskı İstanbul. 2020
(**)Sayar K: Bu Ülkenin Soylusu Denemesi ; https://kemalsayar.com/deneme/bu-ulkenin-soylusu
Kusura bakmayın ilk basta sıkti beni okumadim. Surukleyici degildi benim icin. Elinize saglik.
Tebrik ederim Halide Hanım. ❄