İnsanın Aldanışı
Elde imkan varken bu kıymet bilmezlik neden? Mücadele etmeden kavuşulan nimetleri, neden insanoğlu çarçur eder? Yıllardır böyle sürüp giden umursamazlıkla, insanlar hep boşa sarf ettiklerine aldandı makus kaderin cilvesinde.. Yaşadıkları hayatı harcadılar yeri geldiğinde. Hiçbir çaba göstermeden sahip olduklarını boşa harcama konusunda hiç tereddüte düşmediler. Yaşadılar, ettiler, hep hayatın acı yönlerini bir köşeye iterek, hayal dünyalarında yaşamaya devam ettiler.
Ellerinde olanlarla yetinmedi insanoğlu bazen, hep daha fazlasını istedi.. Yüzsüz çehrelerini bir kez daha gösterdiler hayallerin içinde. Hayatları boyunca en ufak bir şey için bile savaşmadılar ya da alın teri dökmediler, hep bir yukarıdan bakma havasında çırmıhla gezindiler. Hayat felsefeleri "var olanı yemek, bitince daha fazlasını istemek" olduğundan, o kabuklarından hiç çıkmadılar.
Gerçeklerden sıyrılıp, hayatın acılarını hiçbir zaman tatmadılar. Bu yüzden ne yürümeyi bilir onlar, ne de emek vermeyi.. Hayal dünyalarında yaşamaya devam ettikleri sürece yaşamlarının akıbeti hep bir adım geride olacak alın teri dökenlerden. Bir gün hapsoldukları (kendilerini hapsettikleri) o kutulardan çıkınca, uçurumdan düşmüşe benzeyecek beyinleri. Hayatın acı ve gerçek yüzü suratlarına çarpınca irkilecekler oldukları yerde. Çaba vermediler çünkü hayatları boyunca, emek nedir bilmiyorlar. Aldandıkları süslü hayallerine takılıp kaldılar. Yaşamları yapma bir bebek gibiydi; neresinden tutarsan tut bozulacak, dokunduğun anda hayalliğinden sıyrılacaktı.
Ve insan aldandı! Yaşadıklarına, hazıra, emek vermeden kazanılmış tüm yaşanmışlığa, yapmalığa, süslü hayal dünyasına... Aldandı asırlardır. Hep hazıra kondu. Acı sonla karşılaşınca da sudan çıkmış balığa döndü. Ne yazık!..
Böyle olmamalıydı insanlığın geleceği, böyle yazılmamalıydı geçmişin tarihi. Ne yazık ki asırlardır var olan bu emek bilmezlikle bizim insanımız hep bir şeylere aldandı. Yeri geldğinde çaldı, çırptı. Yaptığının farkına vara vara katletti insanlığı. Kendine de yazık etti, topluma da, çevresindeki insanlara da. Bilemedi iyi olmayı veya emek vermeyi. Hep işine geleni yaptı, görmezlikten geldi yaşamın gerçek yüzünü. Asırlar geçti ama hala aynı tavırlarıyla biçare olmaya devam etti. Bu insanlık bu yolu seçti ve sonunda da alınlarına sürülen o kara lekeyle yaşamaya mecbur kaldı.. Gerçekten ne yazık!..
13.12.12
Biz insanoğlu elimizdekinin kıymetini ancak kaybettiğimizde anlıyoruz.hele emek vermeden elde etmişsek hoyratça kullanmak bir marifetmiş gibi gelir.
Elimizdekilerle yetinmeyiz ve haybeden kazanılanları nimetten sayarız.Kaybedince de vahlamaya başlarız.Keşkelere de tabii...bu arada elimizdekilerle beraber kendimizide kaybettiğimizi ancak fark ederiz.
Yazık ki ne yazık halimize... Allah yardımcımız olsun...
Etkili bir deneme...
''Zahmetsiz rahmet olmaz'' diye ne güzel demiş atalarımız. Emek sarf edilmeden kazanılan her ne olursa olsun sonunda çabuk elden çıkıyor çabuk tüketiliyor. Hayatımızda bizim en değerli varlığımız ve olur olmaz yerlerde saçma sapan insanlar ile birlikte olarak onu yok pahasına küçültmemeli ve harcamamalıyız. Boşa tüketilen nefes ve zaman bizim hanemize hep eksi olarak yazılacaktır hem dünyada hem ahirette. Güzel bir denemeydi kutlarım İlknur hanım...👍