İnsanlar Gül Değil ki Dikeni Dışında Olsun
Ülkenin anasını belleyenlerin;
dikeni de, ikeni de kendi içinde.
İnsan sarrafı olduğunu ve insanları tanıdığını sanıyorsun. Sen hala sanıdan öteye gidemediğinin farkında bile değilsin.
Çünkü hiçbir söz ve eylem düşüncelerin tam yansıması değildir.
Başından kıçına kadar sen dürüstsün,
ben dürüstüm,
onlar da dürüst olduklarını söylüyorlar.
Peki ya dürüst olmayan insanlar hangi deliğe girdiler, Abuzittin..!
İnsan boğazlayanlar, arsızlar, hırsızlar, sapıklar, içten pazarlıklılar, emeğiyle yükselene çelme takan kıskançlar, dedikodu yapanlar, iftira atanlar, yalan dolanla insanları kandıranlar, rakibinin ayağını kaydırma derdinde olanlar, iyi niyetle yakından uzaktan alakası olmayanlar hangi deliğe girdiler.
Ula Abuzittin, bu kadar saflık sana çok fazla değil mi.
Bilmiyor musun bu millet ağzının içine düşeni değil, ağzına ıçanı sever.
Önündeki dert, ardındaki dert, sağındaki dert, solundaki dert.
Haydi bunları görmedin farzet. Ulan yükselen mok kokusunu da mı almıyorsun.
Seninki ne dürüstlük ne saflık, düpedüz riyakarlık diyesim geliyor.
Milleti millet yapan ülkü birliği değil midir.
Biz bu kadar ruhsuz, bu kadar benmerkezci değildik. Milli duygularımız köreldi, kutsal değerlerimiz sistematik bir şekilde erozyona uğruyor.
Komşunun çocukları şarapnel parçalarıyla ölürken, bayrağın üstüne koli bandıyla sarıldığı, ya da kamyon kasasında taşındığı şehit tabutlarını izlerken,
sen; şaşırtıcı bir şekilde tepkisiz kalarak ve elini taşın altına koymayarak, kusturulana kadar tecavüze uğramayı, aşağılanmayı ve de sömürülmeyi çoktan hak etmişsin demektir.
Gördüklerini görmemezlikten gelenlerin yaşadığı ülkede; dürüstlük hızının riyakarlık hızına yetişmesi mümkün değildir.
Herkes dalgasında işin. Kötü olaylara insanlar bağışıklık kazandı. Büyük yanlışlar içindeyiz. Bana bir şey olmaz demeden, daha fazla yok olmadan, bir vatandaş olarak ortak acılarımızı-dertlerimizi, düşüş sebeplerimizi, çöküş sebeplerimizi, yalanlarımızı, gerçeklerimizi bilmemiz gerekir.
Mutlak güzelliği yakalamak ve onu birlikte yaşamak için; herkesin kendine zaman ayırıp, önce kendini, sonra çevresini tanıması gerekir. İyiyi kötüyü birbirinden ayırt etmesi gerekir.
Ula Abuzittin !
Dürüst insanlar; yaptıkları iyiliği öldükten sonra mükafatlandırılmak amacıyla yapmazlar.
Ula Abuzittin!
Aklı olanlar; insanların toplumlar halinde yaşamak zorunda olduklarını iyi bilir.
Aklı olanlar; bireysel iyiliğin; toplumunun düzeni, birliği, dirliği, güçlülüğü ve de iyiliği ile mümkün olabileceğini iyi bilirler.
Ula Abuzittin!
Bu tarafın içine eder de gidersen, öbür tarafta sana bunun hesabını sormazlar mı?
Alışmış kudurmuştan beterdir.
Burdaki kötü alışkanlıklarını orda da devam ettirirsin de zebaniler, ucu közleşmiş meşe dallarını bir tarafına sokar diye korkmuyor musun?
Müsadenizle