İnsanlığın Gözde'si
Gözde'yi tarif etmeliyim size, Gözde Akpınar'ı. Öncesi sonrasını bilmeden, sadece okur-yazar kimliğimin bazı köşe yazılarına ciddiyetle takıldığı, ısrarla bir kadının en büyük mücadelesindeki azminden bahsedeceğim sizlere...
Filli Boya'nın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Celal Akpınar 2005 yılında kansere yenik düşerek vefat etti. Ve arkasında 340 trilyon cirolu devasal bir şirketi tek çocuğu olan Gözde Akpınar'a bıraktı. Baba öyle bir yetiştirme tarzı ile kuşatmıştı ki kızını, bugün tüm bayileri, ticaret yaptıkları bütün tedarikçileri ve müşterileri rahmetli Celal beyden yana tek bir kötü söz söylemeksizin, kızının bu duruşunu ayakta alkışladılar adeta. Yoğun iş temposu ve stres Celal Akpınar'ı kansere yenik düşürse de arkasında dağ gibi bir Gözde'si vardır artık.
Babamın izlediği yolda devam edeceğim diyen Gözde Akpınar, ‘Babamın bana her zaman söylediği bir şey vardı. O da, ‘Kaç kişi çalıştırıyorsan, o kadar insan akşam çorbasını içiyorsa senin de yüzün gülsün. Eğer o kadar insan çorba içemiyorsa sen de aç kal’ idi. Gözde Akpınar'ın da tek dileği babasının bu düşüncesinden yola devam etmekti.
Filli Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu bir röportajında; Celal Akpınar’ın boya sektörüne girmesinin temel sebebinin Türkiye’nin bu alanda Avrupa’nın geri kalmasından kaynaklandığını söylemişti. O yıllarda bu eksikliği görüp,üstüne tuğla koyarak bugün Avrupa'nın en büyük boya firması olan Filli Boya ile hayatını ömrünü harcamıştı. Böyle bir adamın kızı nasıl olurdu? Hepimiz evladımızın üzerindeki gelecek kaygısını düşünüyoruz. Ama onu ne kadar hayata hazırlayabiliyoruz?
25 yaşında kaybettiği babasının mirasını ısrarla daha da yukarılara taşımak isteyen Gözde Akpınar, cesareti olmasına rağmen tecrübesiz olduğundan dolayı şirketin yönetimini aile dostlarına ve profesyonellere bıraktı. O deli gibi çalışma günleri, uykusuz geceler ve alınan dip notlardan neredeyse büyük bir kitaplık yapmıştı iş yerindeki ofisinde.
Kendini hazır hissettiğinde 29 yaşındaydı, direksiyonun başına geçti ve Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğuna oturdu. Kriz ortamıydı. Herkes kemerleri sıkmaya gayret ederken, o tam tersini yaptı, Türkiye'ye olan güveniyle yatırımını arttırdı, herkes küçüldü, o büyüdü. Babasının kendine bıraktığı mirası ikiye katladı, fabrika sayısını da dörde çıkardı. Ayrıca çalışan işçi sayısını üçe katlayarak bu sayede vergi rekortmenleri listesinin en değişmez isimlerinden biri oldu. Babasının ana vasiyeti ''kazandığı paylaş'' sözü idi. Kazandığını, toplumla paylaştı. Sosyal sorumluluk projelerine büyük önem verdi. Özellikle kadınlar için, fırsat eşitliğinden faydalanamayan kızlar için çaba harcadı. Aile Bakanlığı'yla işbirliği yaptı, “kadın ustalar” projesini hayata geçirdi, kadınlara 15 şehirde meslek eğitimi verip, iş hayatına kazandırdı.
En önemli anektodlardan biri de Özgecan kızımız vahşice katledildiğinde yaklaşık olarak 30 televizyon kanalının reklam kuşaklarını satın aldı, yarım dakika boyunca simsiyah karartı. Ne logo vardı ne marka ardında bunca şeyin! Kapkara bir puntoda ' Özgecan için' yazıyordu. Bu olay ticari bir kaygı ile değil sadece toplumu bilinçlendirmek için yapılmış büyük bir olaydı. Ve başardı, onlarca kadına şiddet projesinde yer aldı, yoksul kız çocukları için onlarca kamp düzenlendi...
İşin sonunda İnsanlığın Gözde'si olarak yerini aldı benim yüreğimde. Kadın denilince akla gelen ne varsa, bütün kötü tabuları yıkan Ak bir Pınardı Gözde... Yaşamın neler getirdiğini anlayıp, rahmetli babasının izinden gitmeye karakter olarak devam ediyor bu günlerde...
Not: Ve son olarak da Filli boya Japonya merkezli Nippon Paint Holdings'e satıldı. Onu yazmaya belki satırlar yetmese de devamı getireceğim bir yazı ile görüşmek üzere....
Maalesef birileri insanlığı yok etme çabası içine girerken bazıları da insanlığı yüceltmek adına işler yapar ne mutlu ki en azından bunlara sahibiz yoksa işimiz bitmiş olurdu Uğur bey güzel paylaşım için teşekkürler .Gözde'lerin çoğalması tek umudumuz ülkemiz adına
Güne son derece yakışan bu güzel paylaşım için gönülden kutluyorum tebrikler üstâdım. Sayenizde tanımaktan mutluluk duydum, sayılarının çoğalması dileğiyle. Selam ve saygılarımla.