İntiharın Loş Kodesleri
Yaşam ve ölüm,olmak yada olmamak,kazanmak yada kaybetmek...İnsanları uçsuz bucaksız bir uçuruma iten yaşayan bir ölüye çevilen ve sozsuz bir karanlığa hapseden nedir
BİR İNTİHAR MEKTUBU
İşte yine gidiyorum,umutsuzluğa,karanlığa,sonsuz bir boşluğa...bu son çığlığım bu bitmek bilmeyen son feryadım.Ağlayışım sonsuz bir karanlıkla dinecek ve bedenim yok olucak...Birgün ruken diye biri hiç hatırlanmıyacak...Cesedimin etrafında sahte gözyaşları döken kendini insan sanan hayvanlardan bir çember olucak...Dönüşü olmayan bir karardayım...İntiharın eşiğinde ölmek üzereyim...yorgunum yorgunluğum beni karanlığa zincirleyen geçmişimden...Yorgunluğum mahkumiyetten...Şimdi gözlerim yaşlı şimdi gözlerim ağlayışlı...Ölüme cesaretimle gidiyorum...Belkide en büyük korkaklığı yaparak...
Hayatı elinden alınanlar,umutları çalınanlar,geçmişe gelecek satanlar,mazinin karanlık ve çıkmaz sokaklarında yaşayanlar...Tinerciler,hapçılar,gaspçılar.istanbul sokaklarında kaybolan hayatlardan yükselen kadere olan isyanlar,feryatlar,dinmek bilmeyen duyulmayan çığlıklar...onlarında hayalleri onlarında umutları vardı...Ama kader insafsızca pusu kurdu hayatlarına...Bizler yok olan bir hayatın son parçasıyız...İşte kaderin pusu kurduğu hayatlar...Şimdi suç kimde diye soruyorum mazinin loş kodeslerinde yaşayan kader mahkumlarına...Bu isyanda geleceği müebbet yemiş insanların çığlıkları...Umutlarımızı çalan,hayallerimize kurşun sıkan mazinin acımasız azraillerine bir isyan...
Ben hayatı elinden alınan,gece gündüz kafayı çeken bazen aç kalıp sokak köşelerinde yatan bir tinerci...Ben intiharcı bir serseri,Ben bir kader mahkumu...Belkide ben geçmişe gelecek satan herşeyini kaybetmiş bir hapçı...Kim olduğumuz ne olduğumuz önemlimi hepimizin etiketi aynı nasılsa...Önemli olan onurunla başı dik yaşamak değil midir hayatta...Kaybedilen bir onur ardından kazanılan ne olabilir ki dünyada...