İroni
Yaşlı Gepetto hayat verdi Pinokyo'ya. Yalan makinesi üretti ihtiyar parmaklarıyla. Burnu uzayıp kısalan tahta adamın yalanları arşa çıktı!
Yalan! Baktığımız hiçbir yüzde gerçek gülümsemeler yok. Her kapının ardında bir yol var; uzayıp kısalan!
Yerçekimine karşı türbülans kuvveti... Bildiğimiz sorulardan başlıyoruz her zaman. Bilmediklerimiz ise hiçbir zaman bilemeyeceklerimiz aslında. Mizahi bir bakışla erittiğimizi sanıyoruz görmezden geldiklerimizi!
Latife yapıyorum sanıyor herkes! Çoğu deli olduğum kanısında biliyorum. Birkaçı sağlam, aşmış beynindeki çıtaları ama varılan nokta hep aynı ne yazık ki! Azınlıktan çoğunluğa yersiz mücadele bizimki sadece.
Elimizde iğne iplik sökükleri arıyoruz. Delik deşik her yanımız. Aciz bir dilenciyi andırıyoruz; yüzümüzde aptalca, gururlu bir gülümseme... Kendimizi kandırıyoruz!
Yazboz tahtalarına özenti bir azimle başlayıp vazgeçiyoruz hemen her mücadeleden. Zayıfız, güçsüzüz, en acı tarafı da yeniliğe çok açığız. Bakış açılarımız kendi önümüzü görmekten öteye varmıyor; uzaklar, dev zaferler hep hayal gibi gözümüzde büyüyor. İnancımız yok kendimize belki, belki kolayımıza geliyor sonsuz sonlar biriktirmek. Fikir ne kadar çoksa icraat ve birliktelik o kadar az maalesef!
Hayatın neresindeyiz? Ne yaptık bugüne kadar kendimiz için, değerlerimiz için? Yapmaya çalıştıklarımızda neden başarısız olduk oturup düşündük mü nerde eksik var diye? Sorulması gereken sorular, üzerinde düşünülmesi gereken konular... Aslında fazla uzakta aramamak gerek cevapları. Bilmemek işimize geliyor belki ya da bildiğimizi belli etmeden rüzgarın önüne katılıp sürüklenmek daha cazip geliyor bizlere.
Yazık! Bu toplum, bu ülke geçmişte büyük zaferlere imza atmış azimli, çalışkan ve özgüvenli insanların sayesinde bugün olduğumuz konumda. Birileri bunun için büyük mücadelelere girip kellesini ortaya koymaktan çekinmemişte biz sadece önce benliğimize sonra bu ülkeye sahip çıkamayacak kadar mı diplerdeyiz!