İshak'ın kuşları
Bu kaçıncıydı?
Mevsim koşturmalarının arasında kadınlar acılara yorgan işlemiş yakılmış ince işli kanaviçeleri, delişmen bir yalnızlığın gölgesinde kimlere sığınır feryat, tuzu kime karışır Egenin işte tam ortasındaydı hayatın İshak kara kuru bir oğlan saçlarını erken bağışlamıştı zamana erken çökmüştü kemikleri düzlükte...
Sırıklık yani; dönüşü olmayan yollara gebe bu kasabayı kuş hüzünleri sarmış teneke balkonlu evlerin ortasında ışıldayan iki ela göz bu İshak'ın karısı güldeste olmalı, hani sorgular birikmiş ve bir kişinin yüzüne destelenmiş ya, ya da hazan mevsiminde doğmuş üzümler astarlarla sıralanırken, bu dalların kafiyesi bozuk bu sokaklar alenen zindan...
Zira! Soluksuz kalan elma yanakların altında bir hoş seda gizlidir, gizli sevilir bu ücrada, gizli ağlanır acılardan tren yolu yapılır. Dedim ya eğer üstüne alırsan hayatın kirini tozunu üstünde kalır elbet, bir lokmayı kuşlarla bölüşürdü İshak bir sevmeyi çiçeklenmiş sıcak alıçların gölgeleriyle, insan nedir ki bir pamuk ipliği salavatında bir gün ikindisi kılınır geçmişin...
Geçmiş geçmiş midir aslında, daha çok yapılacakların hükmünde, keşke süpürülse halı altına hiç olmamış gibi hiç acı yaşanmamış gibi yaşansa hayatta...
O zaman belki yüzü gülerdi İshak'ın belki karısı verimli bahçelere bir incir ekerdi, kısır kalmazdı, kızılcık dallarının gölgesinde kuru ve buruk bir yay gibi gerilmezdi...
Şimdi; zaman avlak gün diyetlerine hazır, hazır artık saman alevi çocukluk bir tek hüznün beli kırılmaz bir tek ölüm ötelenemez, gelirse ecel alır nefesini soluklardan...
İşte;yazgıları kuran bu evren kendi deminde evrilir,İshak kuşu kaç kez doldurur sepetini insanlık güncelerinden sevgi yumaklarına...
Günün aydın olsun İshak,aydınlık yarınlara bir mumdur senin bakışların titrek ve derinden...
söndürme alevleri sarsın insanlık yangını en derinleri...
insan nedir ki bir pamuk ipliği salavatında bir gün ikindisi kılınır geçmişin...
- Her kelimesi özenle seçilmiş anlamı derin bir yazı olmuş, okumak güzeldi 🙂
Kaleminize sağlık