İsraf
Yaklaşık on beş yıldır bu sektördeyim,keyifle çalışıp mutlu olduğum anlarım olduğu gibi kin ve nefretle çalışıp huzursuz olduğum hatta sinirden hasta olduğum anlarım da oldu. Her kişi bir değildir,kimi arkadaşlarla çalışırken -şen şakrak- zamanın nasıl geçtiğini farketmezsiniz kimi arkadaşlarla çalışırken ise sinir küpü olursunuz,meslekten soğuturlar.
İşletmelerin ana kaynağı işçilerdir yani işçilerin memnuniyeti ile müşterilerin memnuniyeti arasında doğru orantı vardır.Daha basit tabirle,işçilerin yüzü gülmeden müşterilerin yüzü gülmez.Ancak burada bazı sıkıntılar yok değil örneğin,bazı yerlerde personellerin dinlenme alanları ya yoktur ya da genellikle havasız,rutubetli ve çöp konteynerlerin bulunduğu yerdedir.
Personel yemekhanesi şikayetlerin ana merkezidir.Otellerin bütçesine,büyüklüğüne ve kalitelisine göre yemek çeşitleri elbette değişir ama hafta üç gün et yemeği,üç gün sebze yemeği ve bir gün bakliyat yemekleri verilir ve pilav,çorba,yoğurt veya ayran, meyva,salata,tatlı her öğün olur zaten.Karnı aç olanın asla karnının aç kalmayacağı bir menü ancak gözü açsa...
Fırında tavuk çıkar: " Gene mi tavuk?"
Kuru fasulye çıkar: "Gene mi kuru fasulye,evde bunu ye,burada bunu ye!"
Döner çıkar daha yemeden: " Çiğ kesmişlerdir."
Mecbur ya pirinç pilavı vardır ya bulgur pilavı:" Her gün pilav mı yenir?"
Şunu yemem,bunu beğenmem,şunu yapamamışlar,bunu yapmıyorlar...
Evinde makarna haşlamasını veya çorba yapmasını bilmeyenler,orada hepsi gastronomi uzmanı oluverirler.Emin olun,"geç yap,"deseniz kaçacak delik ararlar çünkü öyle bir yetenekleri yok sadece çene yaparlar.
Kahvaltıya gelecek olursak;haşlanmış yumurta,iki-üç çeşit reçel, söğüş domates ile salatalık, iki çeşit peynir,iki çeşit zeytin,bazen patates kızartması,bazen menemen,bazen sucuklu yumurta,bazen karışık kızartma,bazen çorba.Buna bile burun kıvıranlar var demek istediğim şu Allah bize karın açlığı versin de göz açlığı vermezsin;insan bir soğan bir domatesle karnını doyurur bu insanı şükre götürür,gözü aç ise ağzınızla kuş tutsananız yaranamazsınız,bu da isyana götürür.
Geçen gün yemekhanede birkaç kişinin tabağı gözüme çarptı çöpe atarken neyi mi,peyaz peyniri,iki dilimdi."Neden atıyorsun onları?"desem ya "senin malın mı,"diye çıkışacak ya da tuzlu-tuzsuz diye bir bahane uyduracak.Ben beyaz peyniri düşünürken arkasındaki bayan aynı şekilde iki dilim kaşar peynirini çöpe atmasın mı?
Hepimiz aklı başında insanlarız,kimimiz anne,kimimiz baba,kimimiz eş,kimimiz kardeş birilerinin bize sürekli:
"Yiyeceğiniz kadar alın ve sakın çöpe atmayın!"demesine gerek var mı?