İstanbul Yazıları - 1

İstanbul anlatılmaz yaşanılır hissetmek gerek ister lacivert tuzlu denizi konuşalım ister yedi tepe sokak sokak cadde cadde her bir köşesini ya da boğaz sularının hırçın akışını anlaşılmaz dalga akımını insanı alıp karadeniz'den marmara'ya kadar sürükleyişini martıları konuşalım güvercinleri unutmayalım deniz trafiğinin görülmemiş enerjisini bıkmaksızın uluslararası geçişlerden hat vapurlarına balıkçı sandallarına kadar o kadar çok geniş bir yalpeze ki anlat anlat ne biter ne de yeterlidir erguvan mevsiminde seyretmeli istanbul'u maviş boğazın yanında erguvan renginin uyumunu şehir unutulmaz bir bahar havası yaşıyordur ve bugün otlar çiçekler yapraklar bile kımıldamıyor çok tuhaf bir sessizlik sıcak alabildiğine can yakıyor çok bıktırıcı bugün ve istanbul o güzel mavi boğaz sayesinde suyun mucizevi ferahlatan gülümsemesi olmasa dayanılır gibi değil bunaltıcı bir sıcak ve martıların her zamanki melodik sevimlilikleri hiç durmadan devam ediyor..insanlar her zaman anlaşır günlüklerini yaşıyor çabalıyor küçük dünyalarıyla tutunmaya çalışanların yanında entrika endüstrisini kurmuş tezgahları sürekli çalışır vaziyette olan insanlarına kadar bu şehirde aradığınız her ne sie size her zaman yakın olacaktır ister dünyevi ister uhrevi ..vb..yeter ki iyi niyetler taşısınlar insanlar yeter ki bu dünya hayatı için hem şehre hem öteki dünyalarına hem insanlığa topluma zarar verici olmaktan uzak dursunlar..neticede sükun bulur olanlar çünkü her şey aslına rücu eder...insan eğer istanbul'da yaşıyorsa evi ile işi arasında kısa yol olmalı kesinlikle öyle olmalı yoksa geldiğinize pişman olursunuz daha küçük daha birbirini tanır olduğunuz kentlerden geldiyseniz çok özlersiniz öyle olsun ki minibüs-otobüs beklemek gibi trafiğin cinnet akışında olmayın sinir sistemleriniz zaman kayıplarınız hızlı yaşlanmanız her şey hazır istanbul'da insanı dağlara bile kaçırtacak boyuttadır vesselam.
Hava kapalı fakat mevsimin bildik sıcaklığı saklı gökyüzünde güneş kayıp bulutlar kül renginde ama yeryüzü yemyeşil masmavi ve istanbul gülümsemeye hazır belki kısa bir yağmur belki rüzgarın heyecanlandıracağı polenlerin bayramı belki martıların kuşların güvercinlerin görülmeye değer dansları oyalayacak insanı neresinden bakılsa dün gecenin ışıklı şehri gitmiş bu sabah insanı şaşırtan ve yıkık bir şehir hissi veren ilgiye sevilmeye hazır gözlerimize öyle bakıyor işte durgun ve uykudan yeni kalkmış mahmur bir istanbul.Az önce şimdi güneş çıktı pencereden odaya yayıldı ağaçlar daha yeşil boğaz daha mavi lacivertçe ve istanbul karşımda yaşanmaya değer bir aşk gibi cezbediyor çekiyor insanı şimdi sahilde yürümek ya da bir gemi ile boğaz turuna çıkmak vardı sahillere dizili yalıları seyrede seyrede erguvanların güzelliklerine hayran kalarak doyumsuz şahaser tablonun içinde olmaktan mutluluk yaşamak vardı kaldığım ev genişce bir bahçenin ortasında bakımsız ve dağınıkça otların boyu insan boyu kadar ağaçların sıklığı küçük bir koru hissi veriyor kuş cıvıltıları ile uyanırım her sabah ve keyfini sürmek konusunda çok fakirim keşke bunu başarabilsem bu arada bahçemizde büyüyüp serpilen yavru köpekten bahsetmeliyim tam beş kardeş olan bu yavruların dördünü belediye bakımevlerine götürdü bu yavru da geniş bahçenin otları çalıları arasında bir türlü bulunamamıştı anneleri gizli gizli gelir gece ve erken saatlerinde sabahları yavrularını emzirirdi görülmeye değer sevimlilikleri vardı kalan yavru tek başına saklandığı yerden hayatını sürdürdü büyüdü fakat korkak ve çok tedirgin bir türlü yanıma yaklaşmıyor bıraktığım yiyecekleri daha sonra kimse olmadığında emin olduğu bir zamanda gelip tüketiyor her gelişimde bahçeye her girişimde uzaktan başını kaldırır sevimli sevimli bakar önceleri kaçar saklanırdı şimdi uzaklaşmıyor ama mesafeyi de koruyor bakışlarındaki dostluğu minnet ve sevgi kokusunu alıyorum benimde muhakkak sevgi dalgalarım onun kulaklarına ruhuna işliyordur .Bu eski eskimez resmin karşısına geçip saatlerimi verdim resim İstanbul yıllar çok yıllar önce o yılların istanbul'u o kadar çok sırrı taşıyor ki...yaşamış olsaydım 100 yıl önce işte şu kalabalığın arasında olacaktım diz üstü ....pc. ile hayatımızı sürdüğümüz bu modern konforlu ortamı o köprü üzerinde yürüyen ben asla düşünemezdim ...asla tüp geçit projesi aklımdan geçmezdi...ya da kurtuluş savaşını zaferle verip bağımsızlığımızı kuran asil milletimize günümüz generallerin nasıl ihanet tuzakları ile uğraştıkları hiç aklıma gelmezdi veya bu ülke cennet vatan topraklarını terör ve kaos kumpasları ile proğramlayanların bilinçaltı zihin dünyalarını açıklaması adına ortaya çıkan belgeler ve şu İstanbul resmi kurtuluş savaşını vermeye başlayan asil milletimizin insanlarını gösteren fotoğraf ne kadar birbirine uzak ..gerçekten bana çok farklı duygular yaşatan gel-gitler arasında yoğun duygu seline kapıldığım bir fotoğrafın karşısındaydım ..

21 Temmuz 2011 4-5 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar (2)
  • 13 yıl önce

    Sevgili Mustafa Bey ,

    Deneme ya da öyküleriniz çok güzel olabilir . Belki sizden iyi yazan da yoktur . Okuyanlar değerlendirecektir bunu . Hiç kimsenin görüşü beni bağlamaz , benim görüşlerim de hiç kimseyi .

    Yabancı dillerde noktalama işaretleri ne denli önemlidir bilemem . Benim bildiğim güzel Türkçe ' mizin doğru kullanılmasıdır . Şiirlerde noktalamaların kullanılmamasını anlıyorum ama deneme ve öykülerde bunu anlayamıyorum . " Oku adam ol baban gibi eşek olma " sözü en çok bilinen örnektir . Bir bilim ve sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem ya da akım yaratmak için çok deneyimli olmak gerekir düşüncesindeyim . O denli kolay bir iş değil bu .

    Düzyazı türünde noktalamaların olmayışını , hiç büyük harf kullanılmamasını doğru bulmadığımı bir kez daha burada belirtmek istiyorum . Özellikle de bizim dilimizdeki esneklik göz önüne alındığında daha bir haklıyım diye düşünüyorum .

    7'den 77'ye her yaştan 27.000'i aşkın üyenin bulunduğu böyle bir edebiyat sitesinde en azından kötü örnek oluşturmasından korkuyorum açıkçası .

    Saygılarımla...

  • 13 yıl önce

    ..eleştiri ve temennilere her zaman sevgi saygı çerçevesinde tebessüm ve teşekkürle karşılarım..hiç bir zaman hiç kimse noktasız ve noktalama işaretlerini red ederek bir şey yapmayı inşa edemez güzel türkçemizde ..bu olsa olsa şahsen benim tenbelliğimdir oturup önüme katıyorum bütün bir yazıyı bir cümle gibi sanki düşünmüş olmamdır bu..eleştiri sahibi şiir şair dostum ayhan bey'in bu duyarlılığı için kendisine teşekkür ediyorum aceleye getirmediğim yazılarımda buna dikkat edeceğimi bilmesini isterim..