İstanbul Yazıları - 2

...İstanbul mavi mavi çağırıyordu nasıl reddedebilirdim yürümek yürümek öyle özledim ki çengelköy'den kandilli'ye kadar yürüyorum boğazın ışıltılı mavi güzelliğine doyum olmuyor sahiller nasıl da insan mutlulukları ile dolu sahile boğaza nazır kurulmuş şanslı evlere bakıyorum ah ne güzel olmalı istanbul'a boğaza doğru sabah çayı yudumlamak .Güneş batarken terasta duygulanmak kim bilir hangi sevinçli yüzler ya da bir türlü mutluluğu bulamayan bahtsız insanlar oturuyordur sıra sıra yalılara ve denize nazır lüx evlere bakarken.Onlardan birini olsun görürüm ümidi ile ne kadar baksam balkonlarına pencerelerine kimse yoktu üzüldüm şaşırdım hayrette kaldım bu güzelliğe bu şahane boğaz maviliğine kabalık değil miydi ? balkona çıkmamak orada düşünce his fikir tefekkür ile bugünün güneşli tatlı hoş tadını çıkarmamak ah benim böyle bir evim olsa hiç içeride odalarda olmazdım balkona çıkar bir masa bir sandalye sadece bana ait olurdu dizüstü bilgisayarım önümde sürekli yazar...yazar..okur..okur..tekrar yazılarıma şiirlerime dönerdim .
Önce yazlık pardesümü çıkardım sonra caketimi yürüdükçe açılıyor ruhuma boğazın mavi serin rüzgarları yayılırken zihnim duygularım düşüncelerim giderek yoğunlaşıyordu trafik öyle sıkışık ki eminim araçlarının içinde olanlar benim yürüyüşümü kıskançlıklarla seyrettiler.Uzunca bir araç konvoyunu geçiyordum onlardan daha önce varmıştım diyebilirim nihayet kandilli sahiline gelmiştim beni bekleyen dost insanla hemen denize sıfır bir masada oturduk ah müthiş manzara boğaz tüm ihtişamı ile mavi geniş dolgun suyu ile sanki içimize akıyordu tur motorlarının şarkılarla alkışlarla ellerini sallayan insan kalabalıkları ile bir bu kıyıda bir diğer karşı kıyıda durmaksızın geçiyorlardı güzel bir sofraydı boğaz ve balık daha nasıl anlatabilirim ve az ileride balık tutan sayısız insanlar öyle sıkışık ki sahil ailece hem piknik hem balık tutma ve bereketliydi görüldüğü kadar bütün mesinalar sudan çıkarıldığında balıklarla dolu oltanın çengellerine gümüş renkleriyle pırıl pırıl istavritler ikindi ezanlarını dinliyorum karşı sahillerden gelen sesleri boğazın sahile vuran dalgaları getiriyordu ve bu kadar güzel nimetler karşısında Rabb'ime şükür secdeleri yapmakta gecikmemeliydim namazdan sonra çay ve kahvelerimizi yudumlarken güzel günün bitmesini hiç istemeyen bakışlarımızı bırakıyorduk mavi tuzlu suyun rengine dönüşümü yine aynı şekilde yürüyerek yapıyorum yine araç trafiği yol yoğun ve sıra sıra arabalar adım adım ya da hiç hareketsiz duruyorlardı hepsini geçiyorum mutlu ve mutlu şarkılar mırıldanarak sonra bir macera yaşamak istedim göz gezdirdim hangi araca beni alır mısınız çengelköy'e demeliydim bu kez bir kamyonet açık penceresinden sesleniyorum gerçi az kaldı ama çengelköy'e götürür müsün dediğimde atla abi dedi zaten canı sıkılıyormuş tavuk-piliç taşıyormuş marketlere sipariş veriyor cv piliç dedi zannederim sahipleri kore'liymiş abi dedi bu insanların fabrikasını görmelisin insanın kendi evinden temiz abi temiz demek az temiz oğlu temiz hatta akla getireceğinizden daha da temiz en dış kapısından her köşesine kadar evli iki çocuk sahibi zamanın gençlerinden şikayetçi neredeyse yok edilen değerler aişe bağlarının çürümesi vb.trafik çok ağır gidiyor ve ne varsa memleket konularından insani konulara kadar konuştuk konuştuk ne isabet meğer yaşadığım ev yakınındaki markete gitmiyor muymuş ? ne demeli bu kadarına da ......14.05.2011/ çengelköy
...Yurt dışında bir yeğenim var daha küçük gittiği okulda sınıfında sırayla soruyorlar ne olcaksın..sen ne olacaksın ..gelecekte ne olmak istersin gibi sıra bizim yeğene gelince sahabe olacağım diyor yabancı öğretmen anlamıyor bir şey tekrar soruyor sahabe olacağım diyor yeğen daha küçük ana okulu gibi bir yere gidiyor öğretmeni fazla bir şey anlamıyor ilk defa duyduğu bu kelimeden ailesini daha sonra telefonla arıyor sahabe ne oluyor ne demek konu hakkında bilgi istiyor aldığı kısa bir bilgi öğretmeni tatmin etmiyor gün boyu gece boyu günlerce araştırıyor okuyor ve öyle bir kıvama geliyor ki İslam dinini ve onu yaşayanları peygamberi ve onun arkadaşlarını iyice öğreniyor ve Müslüman oluyor beni arabasına alan genç bunları anlatıyordu söz sözü açmış konudan konulara geçmiştik arabasına binerken verdiğim selam ile başladı konuşmaya efendimiz selamı yayın buyurmuştur dedi ilave etti evlerimizde hadis sohbetleri yapıyoruz aile fertlerini topluyor küçük büyük hatta kundakta olan bile oluyor yapılan sohbetten okunan hadislerden kıraat edilen kur'an-ı kerim feyz bırakıyor dinleyenler için manevi ruhani nimetler çoğalıyor işte benim küçük yeğen de sahabe hayatı ile ilgili sohbetlerden etkilenerek tereddütsüz sahabe olmayı istemiş evdeki sohbetlerin etkisi ile de söylediği bu içten safiyane tertemiz ifade ile bak nelere sebep oluyordu bir insanın İslam ile tanışmasına onun kurtuluşuna vesile oluyordu işte Allah'ın ve peygamber'inin ve onun sahabeleri ile ilgili yapılan sohbetlerin gücü bu biz bilemeyiz Rabb'imiz bilir fikrinin sırrı bu yeter ki yapmamız gereken manevi güzel sohbetlerimizi çoğaltalım bir solukta arkası arkasına öyle konuştu ki benimle o kısa zamana çok büyük anlamlar kattı yaş 26 babası ile hamur işleri yapan bir yer işletiyor çay içmeye mutlaka bekliyorum abi diyordu adı Yasin.. ...

22 Temmuz 2011 5-6 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar