İstanbul'dan Nasihatler

Bazen İstanbul'un gözyaşlarını kıskanıyorum. Bugün hiç durmadan ağladı, silmek istedim gözyaşlarını lâkin bir türlü beceremedim. Tabi kendi yaralarına merhem olmakta zorluk çeken biri İstanbul'un yaralarına nasıl merhem olabilirdi ki?
"Seviyorum" laflarında kalmıştı değer biçtiğim gönüldaşlarım; gönül dostlarım, kıymet bilmez aşklarım... Elde avuçta ne var ne yok diye bakarken nemli gözleriyle nemli gecelerimi ıslatan bir İstanbul duruyordu karşımda. Kendi kendime dönüp durduğum ve kozamdan çıkmak için çabaladığım serin gecelerin tesellisiydi ona olan aşkım... Sohbetlerimizde birbirimizi anlatmamıştık birbirimize, daha çok ben yarım kalmışlığımı, terk edilmişliğimi, yaralanmışlığımı haykırmıştım ona. O da biliyordu ki ben yaralıydım ve merhemim yine kendimde saklıydı.
O da biliyordu bir başkasından medet ummak mutluluğu ertelemek, yalnızca askıya alınmak, almaktı. Sonra dedim ki ona böyle bir gecede; "Biliyorum bu gece sabaha kadar hatta yarın da yine böyle ağlayacaksın. Yüreğim yaşlı ama aldırmayacağım artık bu yaşlara, eskisi gibi güleceğim çünkü bunu da biliyorum ki ben gülmezsem hayat da bana gülmeyecek. Ona verdiğim kadarını ondan geri alacağım." Sözlerimi kulak arkası etmedi ama ağlamaktan da vazgeçmedi.

Her zaman güneşiyle içimizi ısıtacak bize derman olmaya çalışacak değildi ya... Onun da dilediğince ağlaması lazım gelirdi bazen...

Bazen hayat çelme takar, düşersiniz.
Bazen dostlarınız da aramaz olur, yenilirsiniz.
Bazen âşık olduğunuz insan da size bakar ama inatla görmek istemez.
O vakit durun ve düşünün sizin gerçekte görmek istediğiniz insan kim?

Kendine değer biçmeyen, kendisini olduğu gibi görmek istemeyen başkalarına ne şekilde görünebilir ki?
Başkalarını düşünedurun sevedurun başkalarına yazadurun ve onlar sizi ertelesinler öyle mi?
Hayır! Bu yanlış... Öncelikle kendinize yazın ve kendinize odaklanın.

İstanbul biliyor bunu, o hepimizden iyi biliyor... Öyle bir ağlıyor ki şimdi, mendilimi uzatsam çare olamam. İçim üşüyor, içim ağlıyor ama yüzümde tatlı bir tebessüm... Çünkü bunu da biliyorum, çünkü'leri olan insanın mutlaka yaşamak ve görmek için nedenleri vardır.

Benim de nedenlerim var. Bunları yaşamak adına herkes gibi, bir bebek masumiyetinde mutlu olmaya çalışmak zorundayım.

İstanbul der ki; "Herkes önce kendi yaralarını iyileştirsin. Çünkü kendi yaralarını temizlemeyen, bir başkasının yarasına deva olayım derken yaraya tuz basmaktan başka bir işe yaramaz. Yanlış yere sürer merhemi, yara mikrop kapar...

İstanbul yine der ki; "Her gecenin aydınlık bir sabahı vardır. Gözyaşları sel olup taşsa bile, elbet yaşla dolan yüzler kuruyacaktır..."

19 Aralık 2011 2-3 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar