İstemek ve Hayat

İstemek nedir diye düşünüyorum bazen. Hayatımızdaki eksiklikleri düzeltmek içinisteklerimiz devreye giriyor bazen. Bazense işi abartıp maymun iştahı boyutuna vardırabiliyoruz.

Bazen isteklerimizi çok abartıp dağ yapıyoruz. Nefisle de alakalı bir olgu. İnsanın kendi öz bilinci ve özü haricinde nefis denen bir sözde yönlendirici bir içsel yapısı var. Nefis tasavvufta ego ile eş tutuluyor. Ama kendimizi tatmin dışında isteklerimiz de olabiliyor. Kimbilir belki bunlar da nefis ile alakalıdır. Mesela, -bir örnekle durumu daha açıklığa kavuşturmamız mümkün olur- önümüzdeki bahar yani birbuçuk ay kadar sonra teyzemlerin bahçeli evindeki çardağı onarmayı istiyorum. On yıldan çok oldu onu kullanmıyoruz. Bu istek yıldan yıla içimde büyüdü. Erteledim, dile getirmedim, paylaşmadım. Şimdi bu içimde bir bebeğin büyüyüp uzuvlarına kavuşması gibi içimde büyüdü. Aslında bu sosyal bir istek. Herkes kullanacak. Yazın sıcağında hepbirlikte bahçenin keyfine daha rahat varabileceğiz belki de. Belki herkesin içinde istediği bir şey. Hem bahçeye çardak yapmak, eğlenceli, zevkli bir uğraş. Bu isteğe olumlu bakabiliriz. Ama mesela her canının istediğini yemek nefis ile alakalı. Kimseye bir yararı yok. Ayrıca abur cubur olabilir. Bazense isteklerimizle davranırken bunun isteğimizle alakalı olduğunu bile farketmeyiz. Mesela yürüyüşü ele alalım. İsteklerinizin yönlendirdiği adımlar olabilir. Ya da sadece akarsınız. Evrensel bir insan olursunuz. Hayat da sizinle beraber akar. Ara sıra isteklerinizle ayakkabınızı yere çarptırırsınız. Sırf sesini duymak için. Ama akmak başkadır. Aktığınızda, çıkan sesler de akmaya başlar ve su şırıltısı gibi kulağa hoş gelirler. Anı yaşamak, işte tüm mesele bu. İsteklerimiz belki de bizi yaşadığımız andan koparır, uzaklaştırır. İsteklerimiz diğer insanları hiçe sayabilir. İşte bütün bu akmak ya da akmamak çizgisinde tekamül ederiz. Bişeyler öğreniriz. Kendimizi tanımayı, insanları olduğu gibi kabul etmeyi öğreniriz. İsteklerimiz karşımızdaki, çevremizdeki ya da hayatımızdaki insanlardan daha değerli değildir. Burada erdem devreye giriyor. Ama kendimize verdiğimiz değeri tüm insanlara vermeyi öğrenmeliyiz.

Ben senim, sen de bensin, işte tüm mesela bu.

26/01/13

28 Ocak 2013 2-3 dakika 50 denemesi var.
Yorumlar