İsyan
Yabancı kalmış tüm sözcükler bana. Sahipsiz bir ölü gibiyim. Beklemek ve yok olup gitmesini zamanın. Su kovasına atılmış bir balık gibiyim
Umut bana bu kadar uzak. Sen ne gördün ki.
Rüyamda tüm tımarhanelerin kapatıldığını gördüm. Biliyorsun, dışarıda da bana yer yok
Anlayacağın araftayım en derinden. Ruhu beyaz zenciler dolaşıyor arafımda ve tüm ırkların küfrünü yemiş bir çingene.. Belki de boşluktayım.
Kurduğum tüm düşlerimin vergisi alınıyor benden
Ödemediğim bir bedel kalmadı bu yaşamda. Yani eksideyim albayım! Hayalde, hayatta ;savaşta ve barışta.. Ben bu hayata olan tüm borçlarımı son şiirime sakladım kafiye arama sıkıntısına düşmeden .Öylece...Harf harf ödeyeceğim. Dokunmayın yalnızlığıma! Başka bir aleme gönül vermişim. Asiyim insan dostluğuna
Rüzgar mı bu ıslık çalan? Yoksa serpilen beynime alkol mü? Bir yerde daha ağlıyor birileri
Uğursuz gece kuşları mı ?Avluda ağaç atlılar
Ekiyorlar toynak seslerini. Neden masadan hep mutsuz ayrılıyorum ?Meğer kızgınmışım ben
Elveda demeden giden babama.. Tarih defterimi işgal eden Napolyon’a. Şiir yazdığım kadınlara
Anlamını bilmeden amin ettiğim dualara. Yürürlükten kalkmış sebeplerim var. Dünümle bugünümü barıştıracak ne legal ne de illegal bir yol var. Peki ne yapmalı ?Mesela üçleyelim ortasını dünyanın bugün
Üç şiir ve üç kitap okuyalım. Çocukların patlayan toplarını şişirelim. Işık ,daha fazla ışık ve güneş batarken bile büyüktür derken ,umudunu anlatalım Goethe'nin. Goethe'nin Güneşi saçlarını tarıyor günbatımının. Meyhaneler yükseliyor, bakire şehirlerde. Aralarında bir çocuk var bu şehirlerde, bana benzeyen. Aralarında sevdiğim kadın var ölen. Güneşten sonra Bir yağmur yağdı şehre.. Islandı tersane işçileri
Sana şemsiye açsam ayıp olurdu . Ağzımda bayat ekmek kokusu Ayıp olurdu romantik sözcükler. Sözcüklerimde yalan yok ama.
Dünya portakal rengi. Dünya mavi. Dünya gökkuşağıdır yoksula hanımefendi.
Kaybedeceği bir şeyi yoktur renklerin. Yalnızlaştıkça, yaşlanıyorum. Heykeller kadar yaşlıyım hem de Ve bir o kadar da yalnızım
Nietzche’nin zerdüştü kaçak yüreğimde. Bağırıyorum kalabalıklar arasında.
Kof adamlar suçluyor beni. Çarmıha geriliyorum şimdi. Çivilerin bile izi var üstümde.
Nisan yağmuru ve gökyüzünden bahsediyorum
Sövüyorlar bana en derinden! Parmaklıkların arasındayım ansızın Binlerce insanın ardından koparılmış. sessiz bir çığlığım şimdi kafeste. üzerinde. Sorarım kendime: Beynim mi acı çeker, yoksa ruhum mu sefasını çeker ?Derinliğimde bir ecdat, kafama boşalmış
Kürek dolusu bir topraktır suallerim.