İyi Günler Rastgele
bir zamanlar gurbet elinde
bir adamla bir kadın varmış
uzun zaman senelerce
evli..
kadın yılın 365 gününde de hep
her gün
şikayet edermiş..
istisnasız..
bugün hastayım
bugün hastayim..
şuram ağrıyor
bugün
buram ağrıyor diye..
ertesi gün yine
aynı
değişen bir yok
aynı hamam aynı tas..
pişir pişir ye..
akla gelmiyecek şekillerde..
adam ne dese
ne yapsa nafile..
bıktığı söylese bir türlü
bir şey söylemese iki türlü..
bi şey olmaz desede
yok bir fayda..
zaman su gibi aksada
çocuklar büyümüş evden bi kısmı
çıkmış olsada
saçlar aklara bürünsede
nakarat hep baştan
sil baştan
değişikliğe meydan okurcasına..
sanki
tüm
şikayetleri illem
yaşamak zorunluluğu var gibi..
bugün şuram ağrıyor
bugün buram ağrıyor
yeni buluşlar gibi sanki..
sanki ölüm kapıda bekler gibi
hep korku ile..
bi de yok mu şu internet
denen
ateşe benzin döküyor
yok şu olurmuş
yok bu olurmuş
adamın yağmurdan kaçarken
doluya tutulma misali..
tabii ki bir nevi bu şikayelerde
adamın şuçlanması
nasibini alması meselenin tabi hali..
adam desede
"insan 365 günün hiç birinde dahi bir gün
iyi olmaz mı"
gayet doğal
sağır kulaklarla karşılaşması..
adımın bıtkınlığı aslında anlaşır
ama
işine gelmeyince
bir işe yaramadığı kesin...
seneler bu şekilde geçerken
adam beklenmedik bir şekilde
önceden gider
elveda
der
her zaman ki gibi
genelde adamların önden gittiği misali..
neyse
adam yıkanmış
tabuta konmuş
götürülecek
işte
o
an
adam
unulmadık bir
an da
tabutu açar ve der ki..
"hanım seni hastalıklarınla başbaşa bırakıyorum
yapacağınızı yaptınız yine,
iyi günler rastgele"
(Berlin,09.02 2016)