Kaç Ağaç Var Bahçemizde
Gönlüne dar gelen sınırları aralamak ve oyunbozan bir oyuna teslim olma isteğiydi belkide... Eli yüreğinde küçücük bir kuşu gizler gibi öylesine ürkek öylesine savunmasız bir teslimiyette isyan etmek. Doğanın pusulayı şaşırmış dengesinde kendini dinlemek kadar masumca bir eylemde hapsolma isteği. Hayallerimi bulamadım sözüne inat hayallerim de var diyebilmenin umuduyla içindeki çocuğun ellerinden tutup geçmişi düşünmeden, gençlikle yaşlılık arasında gönlünden firar etmiş tüm kaçan yüzleri azat etmek ve özgür olmak... Karşılık beklenmeyen hissedişlerle, incinmekten korkmadan yaşamak ve baharın içinde gizli olduğunu bilerek ömrüne yeni baharlar katmak... Bazen dünyaya sırtını dönüp yürümek ve yaşanmamışlıkları keşfetmek için, son anda vazgeçmekten sıyrılıp hızla köşeyi dönerek kendi gölgenle çarpışmanın şaşkınlığıyla içinden gelen sesle irkilmek... Hadi çık dışarı artık. Ruhuna göç eden güvercinlerin kanat sesleriyle havalanır yüreğin. Yeniden ve keşfedilmemiş baharlarda kendi bestesini söyleyebilmek için kanat çırpar delice.
Zaman katili bir sürecin içinde tükenir gibi okumaya, gezmeye, dost olmaya, sevmeye, maskelerden sıyrılmaya ve kendin olabilmeye zaman kalmıyor. Hayata ilk adım atan bebeğin cesareti ve keşfetme coşkusundan yoksun, ne aradığını bilmeyen eli boş kahinler gibi günleri tüketen siluetlere dönüyor yüzler.
Hepsi benim olsun içgüdüsüyle bir avuç hiçbir şey düşüyor payına ve uzaklaşma isteğiyle kaçıyor sevmekten, inanmaktan, ait olmaktan ve ait kalmaktan.
Yaşamın karmaşık yolculuğunda, bir nefeslik taze soluk, devam etme azmi ve isteğini kamçılayan, gölgesinde huzur bulduğunuz, sırtınızı yasladığınız bir ağacınız oldu mu? Bir gün yerinde bulamazsak yeniden havasını solumak, gölgesinin heybetinde soluklanmak için koşabileceğimiz bir ağaç yaratabildik mi kendimize? Kaç ağaç var bahçemizde ve aynı heybetiyle bizi kucaklamaya hazır beklemede?