Kadınım Ol

İnanmıyorum artık yüzyıl süren aşklara. Dilimizin bize söylediği yalan ile avunmaktan ötesi değil bu sızlanmalar. Neyini sevdiğimizden çok kimi sevdiğimize bakıyoruz. Güzel sözlerin ardındaki huzursuzluğu meylerle unutmaya çalışıyoruz. Her keşkede biraz daha yük oluyor bedenimize ruhumuz. Hani gördüğünü çalan hakemler vardırya görmediğine inandırarak birşeylerin üstünü örten, biz de biraz kaçak dövüşüyoruz modaya uyarak.
Seni seviyorum demenin bile önemini bilmeze veriyoruz. Sanki garsondan su ister gibi halimiz var. Bu ne ciddiyetsizlik, umursamazlıktır anlamıyorum. Pinokyonun uzayan bir yeri vardı yalan söylediğinde bizim uzayan yerimiz yalnız sevişirken o da zaten emir kulu. Ne zaman kendimiz olmaya başlayacağız? Çok mu zor inen ilk ayetin yolundan gitmek? Sevgilin telefona bakmıyor diye potansiyel aldatıcı durumuna getirmek kadar mı güven denen şey?
Biliyorum bana kızıyorsun ilk ayrılan bizmiş gibi davranmama. Tamamda güzelim bizim ayrılığımızın bir nedeni var. Sözün bittiği yerdeyiz. Biz iki gün önce tanışmadık ki seninle. Zamanla kıyaslamadık ki heyecanımızı.
Şu kadar diye boy ölçüşmedik asla sevdamızı kendimizden değilmiş gibi düşünerek. İkimizde biliyoruz ki duygularımızın değerini yücelten aldığımız kararlar değil gösterdiğimiz tavırdır.
Bir kaç ay önceki kavgamızı hatırlıyor musun neden bana tokat atarak hiç konuşmadan gittiğini. Ve sana söylediğim tek bir cümle vardı, biri isyan ediyorsa ötekindedir kabahat diye. Buna rağmen gururuna yenilip adımı diline sus çekmiştin.
Niçin kavga ettiğimizin önemi yok sonuca bakmak lazım. Benim sevdiğim kadın sevmesini de bilecek gitmesinide. Eğer tepki göstermeseydin bu aşk için verdiğin mücadeleye ihanet edecektin. O an senin için doğru olanı yaptın. Şimdi ne oluyor birisi terk ediyor öbürü istepmedeki sevgiliye sarılıyor.
Bu ne kadar mide bulandırıcı bişey ki dizilerde arıyoruz yaşayamadıklarımızı.
Bizi ayıran şey duygularımız değil inançlarımıza fedakarlık etmeye cesaret edemeyişimizdi. Özgürlük diye bir takıntımız var şimdilerde. Değişemem ya da daha absürd bir ifadeyle ben buyum travmalarına giriyoruz.
Demek ki aşktan çok evcilik olarak bakıyoruz ilişkilere küsünce bitiyor herşey. Küsmeler barışmalara vesile olurdu evvel zaman içinde savaşlar barışmak içindi. Aldatmalar af dilemek için. En azından ruhunda bir araya gelmek için yapılan bir eylem vardı haklı yada haksız. Senden önceki sevgilimden ayrılalı 3 yıl olmuştu ki hala kalbimde son sözleri saklıydı. Senin de benden kalır bir yanın yok sayılırdı arada onun adıyla sarılıyordun ama dilin sürçmesini kalbe bulmamak lazım. Alışkanlıklar kolay terkedilmiyor.
Ben sana güzel bir hayat dilemiyorum Senem. Banane bitmiş gitmiş bir insanın nasıl mutlumusun demek kadar acı veren ne olabilir? Karacoğlanın dediği gibi yüzünde göz izi varken nasıl sevinebilirim cennetle müjdelensem bile? Saçmalık olur bu. Geniş bir insan değilim o kadar istersen geri kafalı de.
Sen benle mutlu olmalıydın ancak, ve ben senden sonra bir hayatın hayalini ancak kevser havuzuna kadar ertelemeliydim. Seven insan sen benden daha iyilerine layıksın der mi? Ben senden daha güzeline, kokusuna öpüşüne meraklı değilim ki. Senin gitmene daha önce olduğu gibi yine şerh koyuyorum.
Bu ayrılık değil kavuşmak için bahanemiz olsun sevgilim. Ya da toprağı nadasa bırakır gibi kendimize çeki düzen verelim ellerimiz değerini hatırlayana kadar.
Yüz yılın aşkları diye bişey yok bunda ısrarcıyım. İki kişinin çocuklarının uydurması o masallar. Bizim çocuklarımız olsun aynı yalanı gözlerimizin içine bakarak söylerlerse razı olurum. Lakin kitaplardaki gibi bir hayat beklemiyorum senden. Yeter ki bir an önce yeniden kadınım ol. Bu hayat seni özleyecek kadar uzun değil.

29 Eylül 2012 3-4 dakika 35 denemesi var.
Yorumlar