Kadının yaşama katkısı azaldıkça
Son yapılan sayımlarda kadınların erkek nüfusuna oranla gerilediği ortaya çıktı. İnsanlık tarihi boyunca hep kadın nüfusu fazla olmuşken şimdi niçin azaldı? Doğada neslin idamesi için hemen hemen tüm türlerde, dişiler erkeklerden hep daha fazla sayıda olagelmiştir. Bu doğanın olağan halidir. Savaşlar erkek nüfusunun azalmasında etken olurdu, şimdi ise adı savaş olmayan savaşlar yaşanıyor, yani çok da değişen yok savaş nedeni ile ölüm oranında. Peki ne oldu da Kadın nüfusu azaldı, erkeklere oranla. Tabii ki herşeyde olduğu gibi doğanın bozulan dengesinin olağan sonucudur.
KADININ YAŞAMA OLAN KATKISI AZALDIKÇA, YAŞAMDAKİ VARLIĞI DA AZALIYOR... Doğa boşluk kabul etmez. Şöyle ki: Dünyanın genelinde iş gücü erkeklerdedir, siyaset, sanat, iş dünyası, beyin takımı, her yerde evet heryerde erkekler kadınlara göre rakamsal olarak daha fazla yer almaktadırlar.Kadının en yoğun olduğu sektörlerde dahi en iyimser rakamlar % 30 a bile zor varmaktadır. Yaşamın hangi alanına bakarsanız bakın, kadın ikinci plandadır. Kadının atıl kaldığı dünyada, doğa da tedbir aldı. İşlevi olmayan bir oluşuma doğa niçin izin versin ki? Kadın nüfusun nerede ise yarısı atıl halde. Bazen eş, bazen de anne olmak gerekçesi ile... Peki atalarımız da kadınlar ne yapıyorlardı yaşama katkı adına da, doğa kadınlara daha çok yer veriyordu bünyesinde? Kadın tarlada, bahçede, büyük çoğunluğu en az 3-4 çocuk büyütmekte idiler. Elbiselerini dikip, kazaklarını da örmek de dahil her an üretim halinde idiler. Yaşama katkı sadece masa başı maaşlı iş midir? Evde anne ve evkadını iken katkısı olamaz mı kadının? Ya da gününün bir bölümünü ayıramaz mı yaşama katkı adına bişiler yapmak için. Önemli olan fayda içeren katkıdır. Yani yapılan işin adı değildir önemli olan, bir ihtiyacın giderilmesi, yapılan şeyin bir işlevselliği olmasıdır. Öncelikle uyduruk hiç bir yaşamsal gerekliliği olmayan,kadını tamamen tüketici olmaya iten, hobi adı altında kadınların ekonomisini, zamanını, emeğini boşa tüketen uğraşlardan vazgeçmenin zamanı gelmedi mi? Örgü mü öreceksiniz? abuk subuk 10 tane şal örüleceğine, bir tane hırka örüp yetiştirme yurtlarındaki gençlere, kimsesiz çocuklara hediye edilemez mi? 5 takım yatak örtüsü yapılacağına, bu çocuklar için bişiler dikilemez mi? Tahta tepsileri boyamak için harcanan para bu çocuklara boya, resim kağıdı olarak aktarılamaz mı?
Doğan, varolan her çocuk, biz doğurmasak da bizlerin sorumluluğudur. Hiç bir şey yapılamıyorsa haftada bir kez gibilip 0-6 veya 6-12 yaş çocuklara gönüllü annelik yapılamaz mı? Herşey den çok ihtiyaç duydukları sevgi sunulamaz mı? Hiç olmazsa sokak hayvanları için birşeyler yapılmalı... Demem şu ki; Hobi ise hobi, bir tane tepsi boya ama 3, 5 tane boyanmış tepsiye hangi evde ihtiyaç vardır ki? Hem zorunlu bir ihtiyaçmıdır? Havlularda dantel olmazsa, elimiz ıslak mı kalır. İsraftır bu.. Kadınlar evlerinde bir çok teknolojik alet kullanmaktadırlar. Bu teknolojinin katkısı nedeniyle, artık ev kadınlarının bir dünya zamanı vardır.. Ama bu zamanı kullanmadığı için, KADIN KENDİ KENDİSİNİ ATIL HALE GETİRMİŞTİR...
Acıyorum kaynakların israfına, kocaların,babaların haline.. Tabii işlerin bu hale gelmesinde Türk erkeğinin garip erkeklik kompleksinin etkisini söylemeye bile gerek yok...Şimdi daha çok çalışın kocalar, babalar, bakın doğa da sizi destekliyor, artık size daha çok ihtiyaç var. Bir erkeğin en az 2 kadına baktığı bir ortamda bu gayet olağan bir durumdur. Siyasette, ekonomide, iş yaşamında bir kenara itilen kadın, işlevselliğini kaybetmiş olmalı ki doğa kadın varlığına bu tür bir tepki verdi. Tüketici olmayı yaşam biçimi haline getiren kadınımız sadece parasız kalınca ağzını açar olmuştur bu ülkede... Yıllardır birileri bağıra bağıra anlatmaya çalıştı şimdiki mevcut halin geleceğini..
Kadının ekonomik özgürlüğü nasıl sağlanmalı? Yeryüzünde teori yahut pratik olarak hangi sistem bunu başarmıştır..
Evet, anne rahmine düştüğü günden, mezara gireceği güna kadar kadının ekonomik, sosyal tüm hak ve özgürlüklerini garanti altına almayı başaran, üstelik kadını basit bir iş gücünün ötesinde gören, ona sosyal dünyada iş ve para gibi yükümlülük yüklemeyen bir sistem..
Günümüz kadınlarının yakındıkları, anne ve ev hanımı olma gibi üstün meziyetleri sıkıntı şeklinde görmek. Bakınız, bu denli kutsal ve kutsallığı kadar zor bir iş olan annelik, çileli olmasına karşılık, atılan her adımlarda adımların altına cenneti sermekte..
Dünya hayatı maddeden geçer; lakin madde bütünüyle sağlam bir ruh içinde olmazsa sıkıntı varlığın ikinci adı olur. Vicdansal bir yan olmadan yaşanılamaz.. kadını bir mihenk ve atlama taşı olarak gören biricik dava ve aksiyon ruhu en üstün vicdanı insanlığa sunmaktadır.
SANMAYIN Kİ KADIN ŞERİATİN MAHKUMU ELLİ ERKEK ŞAHİTLİĞİ, BİR KADININ MAKBULU...
anlamak isteyenlere şu beyit her şeyi anlatacaktır....
güzel bir çalışma kutlarım oya hanım👑
tek kelimeyle mükemmel olmuş tebrikler başka diycek bi ssöz bulamadım inanın ki....
Güzel sözleriniz ve düşünceleriniz için teşekkür ederim..
Yaşama katkı sadece masa başı maaşlı iş midir? Evde anne ve evkadını iken katkısı olamaz mı kadının? Ya da gününün bir bölümünü ayıramaz mı yaşama katkı adına bişiler yapmak için. Önemli olan fayda içeren katkıdır. Yani yapılan işin adı değildir önemli olan, bir ihtiyacın giderilmesi, yapılan şeyin bir işlevselliği olmasıdır
Erkek egomanyası toplumumuzda had safhada. Erkek çalışacak, erkek kazanacak, erkek dinlenecek. Yeni yetişen neslimizde egomanya seviyesi düşük olsa da hala geçerli bir kural var erkekler arasında. Bir kadın erkekden fazla para kazanamaz.!!! Sırf bu nedenle boşanan evli çiftler dahi var. Kadın toplumda ne kadar etkin olursa kadına olan saygı da o kadar çok olur. Her kelimesine katılıyorum yazınızın. Teşekkürler