Kahvem
Üşümüyorum, sadece titriyorum yağan yağmur ıssız sokakları ıslatırken bomboş odamda yapayalnız.
Perde ile birlikte tül, cam ile birlikle gönlüm açık hüzün kokan yağmurun ıslattı toprak kokusu ciğerlerimde dolaşırken.
Hadi gel, geceye daha varken, göz kapatıp rüyalara daha çok varken, güneş hâlen tepedeyken, üşüyorken ve yapayalnızken.
Sıcak bir kahve ol önce, titreyen ellerimi fincanının sıcaklığı ile ısıt, her yudumda bol şekerinin dilimde bıraktığı tat ol, sonra uykuya susamışlığımı gider, gider ki sensiz yaşanan her günün uykuda geçmiş zaman olduğu bilinsin ve kaybolan zamanımızın telafisi gerçekleşsin.
Sıcak bir kahve ol sonra, kırk yıl hatırı olan, bol köpüklü. Hayatın keşmekeşliğinin üstüne bir yudum ve güneşi göremediğim her günümü aydınlatan bir yoldaş ol. Bakma efkârlı halime, ben mutlu, çok mutlu, musmutlu ki paylaşmak isteğimdir mutluluğumu, seni uzaktan sevişlerime tek sebep.
Sonra bol sütlü bir kahve ol, bütün kararmışlıklara, bütün karanlıklarıma birazcık renk, birazcık aydınlık ol. Zindanımsı geceleri aydınlatan bir ay ol, gökyüzü sana tapsın, yıldızlar secde etsin, dünya güneşin terk edişinde seninle hüznünü dağıtırken, sen, sadece benim ol.
Sen inadına kahve ol, ne bir gül, ne bir çiçek. Kahve kokusu ol içime çektiğim, çiçek kokusu yerine ama bol şekerli. Bırak bütün güzelliklerin ekstra renklerini, kokularını ve tatlarını. Sen bildiğimiz klasik, sütlü, bol şekerli bir kahve ol, arada Türk kahvesi, arada ithal, yerli, yabancı, taklit, gerçek, ne kadar çeşidi varsa işte, nerden geldiği önemli olmayan ama titreyen ellerimi ısıtırken içimi ısıtan, bir yudum, bir fincan, sıcak, bol şekerli kahve ol.
Bakma uzaklardan gelişin sıcaklığını soğutur, gece karanlıkları rengini koyultur, soğuk kış günleri, sıcak yaz günleri, yağmurlu ıslak günler ve geceler tadını kaçırır. Sen kahve ol, şekerin benden, aroması tadı benden. Sen yeter ki sıcak ol titreyen ellerimi ısıtan. Sen yeter ki benim ol, tadına tat katarken, dudaklarımın arasında bir yudum iken eşsiz kokunu hiç kimseden sonra bana hissettiren.
Bilirsin kahveyi çok sevdiğimi, fakat yine bilirsin alışkanlığım bağlılığım değil, aksine, bağlılığım alışamadığımdır. Her seferinde başka tat bırakan, her gün biraz daha uzakları yakın eden yüreğinin tadıdır, seni yudum yudum tadarken yüreğim.
Gönül bahçemdeki çiçeklerin inatçı bahar yağmurlarına ihtiyacı yok artık senin uzaklardan bana ilerleyişlerinle birlikte ve güneşe. Benim gibi onlarda sıcak bir fincan kahveyle beslenmekte, her mevsim, on iki ay, 7/24 ve çiçek açım zamanına çok az kala tomurcuklar sarmış dallarımı ve bir adım daha sonra garantili çiçek açışlar. Kahve kokusu kokusunda, kahve rengi renginde, çeşit çeşit.
Hadi bir adım daha ve bir yudum daha, sonra kırk yıl değil bir ömür hatırın var bu gönülde, bu kalpte, bu bedende, bu yalnız, soğuk, titreyen bedende.