Kalbin Hapşırma Halleri
Bir bakış yakar önce..sahibi hapşırır gibi ışınlarını saçar önce...bir bakarsın ki aşık olmuşsun..polenler gibi birden alerjik olmuşsun..yüzün kızarır önce..sonra dilin lal olur..en çok sessizliğinde anlatırsın söylemek istediklerini..
Aşk söyleyemediklerin olur belli bir noktaya gelince...pasif aşık derler sonra adına, platoniklik de eşilk eder yanında...bireysel gelişimini tamamlamaya, kemale ermeye çalışırsın sonra, çaresizce kendi içinde...
Tam da O'nu onsuz da sevmeye alışırım dediğin bir anda sevgili çıkar yeniden karşına...gösterip gösterip kaçırılan bir elma şekeri gibi bakar yüzüne...banane banane ben o elma şekerini istiyorum desen de nafile..kader dediğimiz şey engeller koyar önüne..gün gelir yorgun kalbin acıyı alıp verir sadece...kahredişlerine ve bitirişlerine rağmen her bakışta kalbin yerinden oynar adeta...
Sanki kalbin bu sefer de bu alerji mikrobunu dışarı atmak istercesine hapşırır durur...yüreğin yerinden çıkmış gibi, duyguların yol kenarlarındaki idam ağaçlarına asılmış gibi sallanır ...korku filmlerinin görünmez karakteri olursun... öyle ki, doktorlar da bulamaz çare..ne aşk doktoru filmleri, ne aşk hikayeleri dindirmez hapşırmalarla gelen bu mikrobun verdiği sancıyı...kendini sonsuzluğa bırakırsın...yanarsın, yanarsın da yangınını anlatamazsın...
Ah..
Sen su gibi aktın ey yar
Beni bıraktın kum gibi
Sen alazlandın hep yandın
Ben savruldum kül gibi
Sen yeller gibi sert estin
Ben kırıldım bak güller gibi
Sen dert üstüne dert açtın
Düşmanın mıyım ey sevgili
Bilseydim yar başıma bela başıma bela
Duysaydım ki bi nazlı eda bi nazlı nida
Sorsaydım sana yüreğim yanar gönlüme deva
Bilseydim hiç sever miydim?
şarkı sözü : Yücel Arzen