Kaldırım Çiçeği
İnsanlar her ne kadar farklılıklarla var olsa da hepsinin özü birdir,ait olduğumuz yer aynıdır.Birde memleketim dediğimiz,en güzel yaşanmışlıkların olduğu yuvalarımız vardır.Bu yuvalarımızdan ne kadar uzaklaşsak da biliriz ki gönül bağımız bizi hep oraya ait kılar.Hep o yuvanın özlemini duyarız.Bazen ait olmadığımız yerlerde,memleketim diyemeyeceğimiz yerlerde yaşamak zorunda kalırız.Ama nasıl bizi memleketimize bağlayan gönül bağımız varsa bizi yabancılıklara bağlayan umut bağı vardır.Amaçlarımız için yaşarız,özlemimize katlanmak zorunda kalırız.Bu umut bağı nedeniyle bilmediklerimiz öğrenir,bildiklerimizi unuturuz.Memleketimizin güzel kokusunu,insanlarını,denizini ve ormanlarını.Memleket dediğimizde aklımıza ilk gelenler bunlar olsa gerek.Lakin bazen karanlıkta barındırır içinde yaşanmışlıklarımızı.En güzel dostluklara da tanıklık edebiliyor karanlık.Kimsesizlerin diyarı olan karanlık aslında yine onlara en güzel arkadaşlığı bahşediyor.Kim demiş ki karanlıkta umut olmaz diye?Karanlığın içindeki kaldırımların sunduğu çiçekler ne ola ki ? Onlar en güzel dersi verir biz insanlara.Kim bilir belki de kaldırımların değerli yalnızımız Necip Fazıl'a sunduğu bir hediyedir bu çiçekler.İçindeki insalığın,onu bekleyen hayellerinin seslenişidir.Karanlığın içindeki aydınlık tohumlarının kanıtıdır.Bizler de her gün geçtiğimiz sokaklardaki bu kanıtı her daim hatırlayarak,hayellerimize daha sıkı bağlanmalı kaldırım çiçeğinin içimizdeki özlemi az da olsa dindirmesine izin vermeliyiz.İşte o zaman karanlığın sunduğu hediye bize hayatımızı geri verir belki.
Önce memlekete sahip bir yazı okuduğumu düşünürken ardından karanlık ve kaldırımlara bağlaman güzel olduğu kadar etkileyiciydi. Gittikçe daha iyi yazılar okuyorum. Tebrikler...
Yin yang felsefesi güzel bir örnektir yazınıza. Ya da beyaz rengi daha patlatan bir damla siyah renktir gibi. Anlamlı yazınız için kutlarım kaleminizi, sevgiyle.
Gizem Hanım tebrik ederim. Bayramınızı kutlarım. 🎀
İnsan her ne kadar etten ve kemikten meydana gelmişse dış görünüşte bir de ruh dediğimiz bir olgu var insanın içinde. İnsan her ne kadar doğduğu topraklardan bazı sebeplerden dolayı başka diyarlara göçse de yüreğinde ki sıla özlemi hiç bitmiyor bitmeyecek. Hani derler ya bazen doyduğun yer, bir adım öne çıkar doğduğun yerden... Çoğu zaman şehrin hengamesi içinde kaybolsa da insan, sakinlik de istiyor yüreğinde ve de ruhunda. Sılaya ve insana özlem hiç bitmesin keşke... Biraz daha uzatsaydınız keşke daha da güzel olurmuş, yine de güzeldi kutlarım yürekten...