Kaldırımda Yaya Olmak

Kaldırımsız sokak denince beklide aklımıza hiç kaldırımı olmayan eski, dar sokaklar gelir.

Komşuların bütün dertlerini unutup, akşamüzeri olunca dışarıya çıkıp hasbi hal edip neşe ve kederlerini, bir dilim ekmeğin, bir tas çorbanın paylaşıldığı sokaklar...

Çocukların şen şakrak olduğu, kuşların cıvıl cıvıl öttüğü, kedilerin ve köpeklerinin dahi güvende olduğu o sokaklar akla gelir.
Şimdi ise insanların birbirlerini tanımadığı, bir selamı dahi çok gören, iş telaşından çevresini, çoluk çocuğunu dahi göremeyen insanların yaşadığı büyük şehirler...

Bugünkü şehirlerin ve buralarda yaşayan insanların o eski dar sokak günlerini özlediklerini duyar gibi oluyorum.

Çocukluğumda bizim sokağımızda akşam oldu mu herkes dışarıda olurdu. Hele bir hacı Arif amca vardı. Rahmetlinin bir metre kadar uzun bir kavalı vardı beklide ney idi bilmiyorum. Hacı Arif amca da akşam olunca neyi ile dışarı çıkar, evinin bahçesinde başlardı üflemeye.
Kimi yanına gider, kimide kendi evinin önünde, bahçesinde çay içerken dinlerdi hacı Arif amcayı. O güzel ney sesi bütün sokağı sarar, bedava konser verirdi hacı Arif amca.

Şimdi sokaklarımızı bir hüzün almış. İnsanların derdi, sıkıntısı sokaklara dökülmüş.

Sokaklarımız kaldırımsız kalmış. Kaldırımlarımızı inşaat malzemeleri ve çeşitli kaldırım işgalleri almış elimizden, ayağımızın altından. Kaldırımlar sahibine, yayalara teslim edilmek yerine, yayalar yollara sürülmüş. Nerede yürüyüş yolu, nerede bisiklet yolu?

Sanki bazı kaldırımlarımız esnafa ayrılmış, esnafın teşhir salonu olmuş. Bazı kaldırımlar kazı çalışmasından, bazı kaldırımlar inşaat kumu, demir çimento gibi inşaat deposu olmuş. Bazı kaldırımlar arabalara park yeri, bazı kaldırımlar çay salonu ve lokanta olmuş. Bazıları ise zaten dar ve yüksek yapısıyla gelme üzerime der gibi...

Bu kaldırımlarda sağlam insan yürürken cambazlık yaparak yürüyor. Ya engelli, hasta, yaşlı, hamile ve çocuklu vatandaşlarımız nasıl yürüyecek?
Bu kaldırımların işgal altında ve yürüme ye elverişsiz olmasından vatandaşlar kendilerini taşıtların yoluna atarak büyük bir risk alarak tehlikeyle karşılaşıyor. Hem sürücüler hem yayalar her an bir kaza ile karşılaşa biliyor. Sorumsuz ve çok bilen görevliler yüzünden.

Kaldırımda yürürken kafanıza çarpacak kaldırımın ortasında bilinçsizce dikilen levha ve ağaçlarlara da dikkat etmelisiniz. Sakın ha kaldırım geniş diyerek de rahat yürümeyin her an bir motor veya bisiklet arkanızdan veya karşınızdan çıkabilir. Hele bunları uyama gibi bir yanlışı hiç yapmayın. Çünkü her an dayak yiye bilir, hakarete uğraya bilirsiniz.

Ben hep merak ederim bu sokaklardan ve kaldırımlardan büyüklerimiz, yetkililerimiz geçmez mi? Bu sokak ve caddelerimizin, kaldırımlarımızın dili olsa ne derdi acaba? Birde tek yönlü yollar var. Trafik levhası koymuşlar tek yön diye. Fakat çift yönlü yollardan daha tehlikeliler. Sakın o yollardan karşıya geçerken de nasıl olsa tek yön deyip de tek tarafa bakıp geçmeyin. Çünkü ne yönden ne geleceği belli olmaz. Bu bisiklet de olur, araba da olur, kamyon da olabilir.

Kaldırımda yürürken her an binalardan üzerinize bir şey düşe bilir sakın unutmayın dikkatli olun ne olur. Nice masum insan böyle sorumsuzluk örneği taşıyan kazalara maruz kalmıştır.

Ne olur bu yolları, caddeleri ve sokakları yapan, planlayan, denetleyen büyüklerimiz! Bu kaldırımları yaparken yürüyecek insanlarımızı da düşünseler...

Esnaflarımız da yayalarımızı düşünerek kaldırımları teşhir salonu gibi kullanmasa...

Sürücülerimizde biraz daha dikkat etse...

Birbirimize saygı göstererek, kardeşçe, huzur içinde yaşasak, yarınlara ümitle baksak...

28 Kasım 2011 3-4 dakika 18 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    Kaldırımlarda ve sokaklarda huzur vardı eskiden Yüksel bey. Bizim çocukluğumuzda sokaklardan iki üç saate bir araba geçerdi, özgürce top oynardık, saklambaç oynardık. Şimdilerde bilgisayarlar yüzünden sokak oyunları bile unutulmaya yüz tuttu, ki aslında onlar bizim toplumsal kültürümüzün, sosyal hayatımızın bir parçasıdırlar. Birçok semtte apartman park yerleri olmadığı içindir ki, araçlar haliyle kaldırımlara park etmektedir. Oysa modern belediyecilik anlayışında artık apartmanların park yerine mekan ayarlaması zorunlu hale getirilmiştir. Güzel bir yazı kaleme almışsınız kutlarım saygıyla...👍