Kaos
Bizler çocukken Türkçe dersinde harflerle öğrenmeye başlar,kelime ve cümle derken bir sonraki sınıfta buluruz kendimizi.Bir kaç adım daha attıktan sonra zıt anlamlı kelimeler çıkar karşımıza.İşte o zaman hayatımızın bir parçasını takarız yapbozumuza. Ama bunu fark eden pek de fazla kişi olmasa gerek.Fark eden varsa ne harika.
Çünkü biz yani insanlar baştan aşağıya zıtlıktan oluşuruz.Bu kadar zıtlık insanda bir de Tezat sanatında bulunur galiba.Kendimize gelecek olursak eğer, mesela kendi inançlarımıza sıkı sıkıya bağlıyken,saygı duyarken başka kardeşlerimizin inançlarına burun kıvırmak da ne ola?
Ya bir dostumuzun hastalandığını duyduğumuzda yanına koşa koşa giderken hayvanlara eziyet etmek de nedir ki?
Veya kendi çocuğumuzun başarılı olmasını çok isterken başkalarının çocuklarının başarısız olmasını içten içe istemek nereden gelen bir doğru?
İşte bizler bulutlara çıkmayı,gökyüzüne ulaşmayı hayal ederken yağmurdan kaçan,yıldızların büyüleyiciliğinden bahsedip onları daha az görünür kılan zıtlığın temsiliyiz.
Bizler iyi olduğumuz kadar kötüyüz,karanlık olduğumuz kadar aydınlık.Bizim benliğimizin kuralı bu.
Ama ne yazık ki bazen içimizdeki zıtlığın savaşı Tezat sanatı ile yazılmış bir şiir kadar güzel olamayabiliyor.İçimizdeki iyilik dünyamızı güzelleştirmeye çabalarken şimdilerde ondan çok daha ağır basan kötülük kalplerimizi,dünyamızı,geçmişimizi ve geleceğimizi afetten kalma bir harabeye dönüştürüveriyor.
İşte bu savaş ardında milyonlarca yaşlı göz ve sadece pembe olarak kalan nice hayalleri bırakıyor.Ve günden güne büyüyor zıtlığın çıkardığı kaos…
Zıtlıklar ki bir o kadar belirsiz... Kaleminiz gittikçe güçleniyor.İyi bir öz eleştiriydi.Tebrikler...
Dünya ve hayat zıtlıklarla dolu, iyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik, akıl ve akılsızlık, uzar gider bu liste fazlaca. Çoğu zaman insan ilişkilerinde egolar devreye girer. En kötü bir insana bile sorsanız, o da ahiret hayatında kendinin cennete gireceğini iddia eder, bir sözümüz vardır beylik ''Kimse ayranım ekşi demez.'' Oysa ki hatalar ve günahlar biz insanlar içindir ve ''Günahlarını bilip de tövbe edenlerin.'' ise akıllı oldukları gün gibi aşikar. Sevgi dolu bir dünya ve insan ilişkileri için, insanın egosunu dizginlemesi ve sevgi kırıntılarını yüreğine yerleştirmesi lazımdır. Özetle güzel bir yazı olmuş kutlarım içtenlikle Gizem Hanım...