Karalama Yazılarım - 9
Emniyet ve güvenin iyiden iyiye çekildiği şehir hayatının bizi nasıl yorduğunu anlatamam kendini koruyamayanların bunalım geçirmeleri kaçınılmaz oluyor bu yüzden.Şehir günlerimizde tutunacağımız biricik dal dualarımız ve sabırlarımız ve ibadetlerimiz bizi iyiden iyiye kontrol eder yoksa halimizin nice olduğu gün gibi ortada istatistikleri bilmiyorum fakat cinnet geçirmeler sık sık duyduğumuz haberler.Biliyorum ki zamanın her anı bir muhasebe yüzleşmesidir yenilenme ve değişimdir ve öyle de olmalıdır .Ne zaman bu disiplinli çizgiden koptum sancılar yaşarım ne zaman aklım ve değer yardılarımı birleştirerek yol alırım benim için tam bir dinamizm neşe sevinç kaynağı ile dolu dolu yaşarım bu yüzden sürekli değişim ve gelişmeyi severim .
İnsan kendini kontrol eder bir şekilde dikkatli yaşarsa başı ağrımayacaktır şehrin kaygan ve ihanet kokan çürümüş ilişkiler yüzünden her an acı ve sıkıntılarla karşılaşacaktır.Bir dost bulmak hiç kolay değil beden ve ruh dünyamız tüm hücrelerine kadar her birini teslim edebileceğimiz bir dost yani kısacası güven duyacağımız kendisinden ihanetler görmeyeceğimiz dost.Ne mutlu o insana ki nefsini ve hayatını Allah'a satmıştır ahıret karşılığında ve geçici dünyası için büsbütün ahıretini harcamamıştır ne fena olurdu ebedi sonsuz bir mutluluğu ölümlü sonlu bir hayatla takas etmek.Nimetleri afetlere dönüştüren ve doğal güzellikleri yeryüzü temizliğini kirleten insana ne demeli !!, ayağa kalk ve dön bak ne hale getirdiğine şu cennet dünya yüzeyini.Nükleer teknolojik ve biyolojik silahların ve yapılan deneme tatbikat ve uygulamalı( silah satışı ve güç çıkar temini için savaşlar çıkartmak yüzünden ortaya çıkan ) tahribatların açtığı yaralara bakın insan ve toplum ve toprak kıyımı ne belalar açmakta.Daha ne kadar sürecek aklını başına alması için insanın bu saldırgan vahşi tutumu.Kışı unutturmayan dağların zirveleri bize neyi anlattığını hangi duyguları kattığını çoğu zaman düşünmeyiz güçlü ve soylu duruşları eğilmez bükülmez asil yüzleri hepimizi etkiler.Evet ,gel de düşünme şimdi biz insanlar zulme haksızlığa karşı her türlü kirliliğe karşı neden aynı dik duruşu göstermiyoruz ki ve neden aynı tepkilerle bir olmuyoruz.Bugün terörü ve terörden beslenen her düşünceyi alkışlayan hatta ittifak edip vatanına ihanet edecek kadar işi götürenlerin durumlarına bakmak gerek üniformalısı da var bürokratı da sivil toplum örgütleri de .
Bir kitabın sahifeleri gibi bunca gezindiğim sancılı gün ve geceler her sahifesi gözyaşı-yalnızlık-umut arayışları ile dolu .Uslu bir çocuk gibi olmak ne güzel sevilmek olmalı ,yoksa gözyaşı ve kırılmalara uğrayan uslu çocuklar mıdır ? hep . Mahzun değil mutlu olmak her zaman insan bunu istemeli umutları kesmeden hayata tutunarak yeni keşfediyor gibi soluklanmayı derin derin içine çekmek sindirmek bu gizemli hayat sırrını .Doğum ve ölüm ve sonrası hakkında tefekkür etmek hakikati kavramak doğru haklı temiz insan kalmak.Eğer ekebilseydik başarabilseydik sevmeyi her ne olursa olsun hangi şartlar bizi kuşatırsa kuşatsın sevgiyi sadece sevgi ile yürümeyi sürdürebilseydik gül bahçelerine dönüşecekti içimiz dışımız.Gezinmek durmaksızın yeryüzünü ve geçmişi insanlık tarihini okumak bizi yaratan da bunu tavsiye ediyor '..gezin yeryüzünü dolaşın bakın sizden öncekilerin hallerine neler olmuş nice yaşamışlar başlarına ne gelmiş dönün de bir bakın..' işte bu yüzden seyyah olmuş insanlar inanan insan bu ilahi buyrukla düşmüş yollara onun gözlem ve tespitleri ibret ve hikmet gözü ile bakışları yeni ufuklar ve kapılar açtırmıştır insanlığa.Bir şehre sıkışmış kalmış olmalıyım kimi zaman mutlu kimi zaman en bedbaht biri olarak belki bildiğim bir eksikliğin sızısını her daim hissederek geçiyor günlerim .Ah uzaklardan gelen o gözyaşların o seslenişlerine geç kalan kalbimin kırılmış parçalarını topluyorum bu sessiz akşamda ve senin silüetin düşüyor toprağa suya ve denize .
Rüzgara karışan gözyaşlarını görüyorum bu akşam bir tebessüm gibi senin gibi bakıyor yakamozlar denize yakın bir yerde.