Karanlığın İlk Tohumu

Hayatımın çok küçük bir kısmını sevgi için geçirdim ben. Babamın sevgisi. Sevmeli diyordum hep kendime, sevmeli beni. Çünkü ben ilk çocuktum. İlk kez babalığı tattırıyordum babama. Belki o beni seviyordu ama ben bunu hissedemiyordum. Kardeşim oldu daha sonraları babamın ikinci çocuğu. Benim hissedemediğim sevgiyi hissediyordum babam onu severken. Kıskanıyordum, kızıyordum, çırpınıyordum ancak elimden birşey gelmiyordu. Kardeşimi seviyordum. Babamı paylaşabilirdim ama babamın beni sevmesini her geçen gün daha büyük bir arzu ile istiyordum. Açlığını çektiğim sevgiye ulaşmak için her çırpınışımda babamın gözlerindeki sevgiyi kardeşime doğrulttuğunu görüyor dahada kıskanıyor, kıvaranıyordum. Kardeşimi daha da çok seviyordum. Benim görmediğim sevgiyi o görüyordu. İmreniyordum ancak bunu ne babam ne de kardeşim biliyordu. Sadece istediğim sevginin çok küçük bir kısmı için bile tüm sevdiklerimden vageçebilirdim. Geçtim de, babam beklediğim teklif ile bize geldiğinde. Fırsattı. Babam sonunda beni sevecekti. karşılığında "sevdiğimiz bir şeyden vazgeçecektik". Vazgeçtim, ben babamı severken ve sevgisini beklerken sevdiğim en değerli varlık kardeşimdi benim. Madem istediği buydu babamın, kardeşimden vazgeçmeliydim. Sevginin açlığı, hırs ve biriktirdiğim kıskançlık bu vazgeçişi kolaylaştırdı ben sevgiye yaklaşacağımı düşünürken. Çünkü ben de sevilmeliydim. İlk çocuğuydum ilk babalık duygusuydum. Vazgeçtiğim değerle birlikte karanlığında ilk tohumu oldum. Ben babamın sevgisini beklerken, lanetini aldım. Daha sonraları da affını... Kabul edemezdim. Kıskanmak, kırılmak, sevgisiz kalmak istemiyordum.

Belki de babam yanıldı affetmeye çalışmakla...
Belki de ben sadece iyiliğin yanında doğan kötülüktüm.
Sonsuz bir hayatın mahkumu..

Babamın varlığımı farketmesini isterken, kendini göstermemek için karanlığa saklanan, sonunda da sonsuz bir karanlığın mahkumu olan ben. Kardeşimin denemediği şeyleri yapmak, babamın gözünde benzersiz biri olmak isterken, şimdiler de dokunduğum herşey gerçekliğini yitiriyor. Benimle birlikte yıkım geliyor. Her defasından küllerin arasından yeniden doğuyorum. Çevrem sürekli ıssız..

Benzersiz olacaktım. Ben de sevilecektim. Sadece bunun hayalini kurarken varlığımın babam tarafından unutuluşunu seyretmek tuhaftı. Babam tarafından unutulmuştum ancak geçtiğim her yerde yıkımın nedeni olarak hatırlanıyordum. Yıkımlarım ile çağları atladım. Geçmişim hep peşimden geldi. Her yıktığım yerde her getirdiğim ölümle ve her gördüğüm bakışta geçmişi okuyabiliyordum. Artık babamın sevgisi için değil kendim için bakıyordum o ölümlü gözlere. Tarihte iz bırakabilmek, unutulmamak, hep hatırlanmak için... Babam beni hatırlamayacaktı madem çocuklarım hatırlamalıydı. Dünya benim bahçemdi ve içindekiler de bahçedeki oyuncaklarım. Kaybedecek bir şeyim yokken nasıl biriydim acaba. Önümde duran bu karanlığa kimsenin yardımı olmadan sürekli kim olduğum ve nasıl göründüğümü soracağım. Ancak bu soru hep yanıtsız kalacak!!!

Tek bildiğim eğer gerçekten ben yanılmadıysam, sonsuz bir karanlığın mahkumu, yıkımın sahibi ve babamın kötü tohumuysam; dünya sonsuza dek yıkım görecek. Eğer babamın düşündüğü gibiyse, affedilebilecek kadar iyilik kalmışsa içimde, inanıyorum o aydınlığı tekrar göreceğim ve yürüyeceğim. Bu kez belki de sevileceğim.

24 Temmuz 2008 3-4 dakika 29 denemesi var.
Yorumlar