Katliama Sessiz Kalmak
Dışarıda bir şeyler oluyor, çığlık sesleri geliyor duyuyor musunuz?
İnsanlar ölüyor, hayvanlar ölüyor...
Bugün bu kez çok uzun şeyler yazmak istemiyorum. Artık 21.yüzyılın her birimizin içine zehirmişçesine yerleştirdiği o " yorgunluk" beni de sarmak üzere, yine de pes etmiyorum...
Ne mi anlatacağım bu kez? Otizmi aspergeri çocuk psikolojisini veya özel eğitimi değil... Neden biliyor musunuz? Söyleyeyim, çünkü henüz "insan" kavramını anlamamışken "farklı insan" kavramını anlamanızı beklemek problemli bir yaklaşım olurdu.
Bugün bu kez katliamdan savaştan ve savaş ahlakından bahsetmek istiyorum, elbette burada siyaset yapmak gibi bir derdim yok benim şuan için tek derdim belki bir kaçınızı düşünmeye iterim... sadece bu kadar!
İzninizle bir şey sormak istiyorum;
Sizlerin gözü önünde minicik günahsız yavrularınız kurşuna dizilse, eşleriniz tecavüzlere uğrasa öldürülmekten beter duruma düşseniz yine de böyle sessiz sakince oturup bize ne der miydiniz?
Bir düşünün suçsuz günahsız olmak bir yana dursun suçunuz olsa bile "öldürülmek" hangi kutsal kitapta vardır?
Oysa bizim ulu kitabımız Kuran-ı Kerimde şöyle geçmez mi;" Bir insan Öldüren tüm insanlığı öldürmüş sayılır, bir insan kurtaran da tüm insanlığı kurtarmış sayılır!" (Maide Suresi 32.Ayet)
Böylesi değerli ve ahlaki bir kitaba inanıyor oluşumuza rağmen yaşadığımız bu dünyada yapılan kıyımlara nasıl oluyor da "bize ne!" düşüncesiyle yaklaşabiliyoruz. Nasıl oluyor da birbirimizi hunharca katlediyoruz, nasıl oluyorda bunca ayrımcılığı bunca ötekileştirmeye bunca ezilenlere göz yumabiliyoruz?
Düşünmenizi ısrarla istediğim bir konu var.
Hangi dinden hangi ırktan hangi renkten hangi cinsten hangi aileden hangi memleketten hangi mahalleden hangi sokaktan hangi evden, dünyaya geleceğinizi seçebildiniz mi ?
Müslüman, Türk, beyaz, erkek, zengin ve İstanbul doğumlu olmak sizin tercihiniz miydi?
Sanıyorum "hayır" diyor olmalısınız. Çünkü ben de "hayır" diyorum. Yani şuanda sahip olduğum hiçbir yaşamsal statüyü seçerek gelmedim,siz de gelmediniz.
O halde şu soruyu sormalısınız kendinize ve dürüst olmak kaidesiyle; Kendi İstenciyle oluşturmadığı bir hayattan sorumlu tutarak birilerini öldürmeyi kendimizde nasıl hak sayabiliriz?
Ya yerlerimiz değişmiş olsaydı?
Maalesef toplum olarak bunu idrak edebileceğimiz güne henüz çok var. 21. yüzyılın en gözde kavramlarından birinin "empati" olması ve buna rağmen halkların toplumların bu derece insanlıktan uzak olması sizce de ciddi bir çelişki midir?
Söyleyeceklerime son vermeden önce sizinle Martin Neilmöller 'in sevdiğim bir sözünü paylaşmak ve mutlu yarınlara hep beraber kavuşmayı dilemek istiyorum.
"Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı. -"
Varın gerisini siz düşünün...
Katliam kime olursa olsun göz ardı edemeyiz. O zenci imiş bu beyazmış ya da sarı ırktanmış, bunun tartışması olmaz önce insanlık ölür sonra insanlar. Yarın ahirette hesap ve kitap olduğunu unutan insanlar... Hüzünlü uyarıcı bir deneme kutlarım Sıla hanım yürekten...😙