Kaybolan Mizah
Bu günlerde, insanların mizah anlayışını kaybettiğine iyice inandım.
Düzgün küfürsüz komedi ve mizah yapanların artık yaşanan hayatta,
yeri kalmamış, şöyle böyle değil gerçekten zeki zarif ince medeni mizah yok olmuş.
Yerini bel altı fıkralar edepsizce yapılan komedi şovları almış.
TV ekranlarında pos bıyıklı bir adam tiyatro sahnesinde stand up gösterisi içinde,
sahne seyircisine saydırıyor.
Bende izlerken ekran başında o soytarıya saydırıyorum içimden türlü türlü küfürler geçiyor.
Sonra tövbe tövbe diyorum,
ve tövbe ediyorum günaha girmeyim şu maymun suratlı herif yüzünden...
Ve düşünüyorum,
keşke içlerinden bir baba yiğit kalkıp şunun ağzını burunu bir güzel düzeltse.
Ve bekliyorum her an gerçekleşir diye,
ve bekliyorum bu yaptığı küfürlere karşı bir tepki görür umuduyla,
Ama nafile tam tersi oluyor,
biraz önce yedi sülalesine küfür yiyen genç kadın ve adam kahkahalar atıyor,
çok hoşlarına gitmiş bir halleri var..
Yok yok kardeşim bu işte bir yanlışlık var!
Alkışlar artıkça pos bıyıklı soytarı bir üst kademeye yükseliyor,
şimdi de kutsal değerlerimizle alay ederek şovuna devam ediyor.
Ha şimdi geri zekalı ayvayı yedi diye içimden mırıldanırken,
izleyicilerden yine tepki yok tam aksine kahkahalar git gide artıyor..
Soytarı git gide dahada azıyor beş level birden atlıyor,
şimdide bir kadına ahlaksız şakalar yapıyor,
kadının yanında kocası mal mal izliyor hatta gülümsüyor..
Yuhh artık Kardeşim yuhh,
ya gerçekten ben yanlış filmdeyim yada hayal kuruyorum bu ne yuhhh artık..
Ala ala ya ben başka ülkede yaşıyorum ya da bu toplum yanlış yerde,
belki bunlar turist falandır, ne bileyim işte evet evet ecnebi olmalı bunlar!.
Sonra düşünüyorum yahu ecnebi olsalar bu soytarıyı nasıl anlasınlar,
adam kılığındaki hayvan bozuk aksanı olsa da Türkçe konuşuyor..
Ah ulan Ah şimdi bizim mahallenin kabadayısı Karamürselli Ahmet Reis
yada bizim Ahmet Reisin psikopat çırağı usturalı Necmi oracıkta olacaktı...
Yok kardeşim yok bu adam bir kamyon dayak yese'de akıllanmaz !..
Bunun işi,gücü,dilli olmuş soytarılık iflah olmaz bu artık..
Tam şov bitti diyecektim,,
Tiyatro sahnesine eline kırmızı ipek mendilini almış bir oğlan zıplıyor...
Kıvırıyor dansöz gibi hemen ardında, mini etekli orasını burasını kıvıran sarı saclı kız.
İnşallah şarkı söylemeye başlamaz bu yosma derken,
Aniden başlamaz mı bu dilber karga gibi ötmeye...
Ve seyirciler coşuyor deli tay gibi zıplıyorlar bellerini kıvırarak eşlik edercesine...
Ala ala kardeşim daha ne izliyorum?
nerede şu benim uzaktan kumandam,kim aldıysa Allah belasını vermesin..
Kanalı da değiştiremiyorum en iyisi şu Televizyonu pencereden atayım,
toptan kurtulayım düşünür düşünmez,
icraata geçiyorum ve uçtu güzelim plazma beşinci kattan aşağı..
Bu iş böyle olmaz dedim ve karar verdim şu soytarıyı ziyaret etmeye.
Ve yola koyuluyorum.
Atlıyorum bir taksiye şoför pala bıyıklı bir amca açmış radyoyu,
dinliyor bizim pos bıyıklı soytarıyı,
30 lira yazan taksinin şoförüne 35 lira verip üstü kalsın dayı ,
kırmızı ipek mendil alırsın diyerek uzaklaşıyorum..
Az ileride o şovdaki küfür yiyen seyirciyle karşılaşıyorum,
evet bu o adam! gözlerinin içine bakarak yanından geçiyorum.
Seni seni tanıdım ulan dercesine..
Ve işaret parmağımı ona doğru göstererek kafa salıyorum,
hakarete benzer hissiz bir selam ile..
Tüh daha baya uzakmış bu tiyatro, yanlış yere gelmişim sinirden..
Ve otobüse biniyorum ve son koltuğu işgal eden genci yerinden kaldırıp,
ayakta kalmış yaşlı bir kadına yerini sunuyorum.
Genç bundan hiç hoşlanmamış bir tavırla,
hacı hacı para para sayıyoruz bu koltuğa!
Homurdanarak ilk durakta iniyor,,..
Be ahmak genç kardeşim madem bu durakta inecektin,
neyse küfür etmeyim günahtır,,,
Otobüs yoluna devam ediyor,,
her tümsekte içindeki kalabalık bir yönden diğerine savruluyor.
Hiçbirinin artık yüzünde gülümseme yok,
iki adım önümde,
genç güzel bir bayan giymiş daracık tayt dikiliyor mal gibi oracıkta,
Tam da bunu magandalar rahat bırakmazlar diye düşünürken,
bir de ne göreyim bizim pala bıyıklı taksi şoförü
Kızı durakta görünce arabayı çekmiş kenara, atlamış otobüse..
Ve kızın arkasına yamulmuş otobüs sallandıkça dahada yamuluyor kıza,
adam resmen herkesin gözü önünde sapıklık yapıyor..
İşte bunlar hep bu TV deki o soytarının yüzünden..
Hep onun suçu işte, güzelim toplumu böyle bozuyorlar,,
Hatırlıyorum da siyah beyaz filmlerdeki bir zamanların İstanbul'unu.
O filmlerde kötü adamların küfürleri bile ne edepli, kavgaları bir ayrı zarafetli..
Ne oldu ki? nerede ki o güzelim İstanbul'un kibar beyefendileri ve zarif hanımefendileri..
İnsanı insan, İstanbul'u İstanbul yapan güzellikler yok olmuş.. yazık olmuş, yazık olmuş..
Suskun//
Günümüz Türkiye'sin de mizahın ve mizahçının kalitesi çok düştü. Eskileri, bizim gençlik yıllarımızda ki o mizahçıları, karikatüristleri ve mizah dergilerini aklıma getiriyorum da şimdi böyle kaliteli dergilerde yok sanatçılarda yok çok düzeysizleşti dünya da ve Türkiye'de mizah anlayışı. Eskilerin o Gırgır Dergisi, Fırt Dergisi, Çarşaf Dergisi onların yazar ve çizerleri Oğuz Aral'lar, Tekin Aral'lar, Altan Erbulak'lar, Nehar Tüblek'ler onların yerlerini doldurmak gerçekten zor. Çocukken bir Gırgır dergisini pazar gününü iple çekerdik şimdilerde anca iki üç ay da bir alıyorum herhangi bir mizah dergisini onda da gülmece adına fazla bir şey ara ki bulasın. Bizler ki aslında dünya çapında mizahçılar yetiştirmiş bir milletiz ama gelinen durum çok vahim. Tebrikler içtenlikle güzel bir yazıydı...👍
Teşekkürler Ahmet bey,, tek mizah değil her şey değişti, daha iyisine doğru değişim olsaydı lafımız olmazdı herhalde, klişe sözler etmekte istemiyorum zira gerçekten eskiden her şey daha doğal ve daha güzelmiş.. 🙂