Kaybolmuş Cennet - Kadınlar
Unutulmuş diyar diye mi, yoksa kaybolmuş cennet olarak mı ansam mısralarda ya da cümlelerimde. Nasıl başlatsam söyleyeceklerimi, bilemem. Çünkü her kelimenin başında belki yeni gelişecek olaylar baş gösterecek ve tekrardan ağıtlar yükselirken, ben yine cümlelerimi toparlamak zorunda kalacağım ya da cümlelerime yeni isimler yeni olaylar ve ağıtların dağlara kadar uzandığı figanların zirvesini anlatmak zorunda kalacağım. Neyden söz ediyordum ya da neyi anlatmak istiyorum belki de çoğu insan anlamayacak veya anlamak istemeyecek. Kimileri anladıklarını söyleyecekler fakat her yeni olayda hepimiz zanlı iken masum göreceğiz kendimizi ve çevreye laf sokuşturarak bela okuyarak rahatlatacağız vicdanımızı. Aslında Âdem'in Cenneti bir parça elmaya değiştiği gibi kimileri üç kuruşluk zevk için Arz da bulunan 'Kaybolmuş Cennet' olan 'Kadını' unutur.
Her vakit her saatin ?gonk' sesinde bir figanın ateşi sarıyor sessizce bekleyiş içerisindeki yuva mabedini. İçerisinde bulunan kardeş, anne, baba ve eş ile dolan ağıt dörtlüsünü. Kimimiz evinde gülüp oynarken bir an da televizyondan ya da sanal ortamdan aldığımız haberlerle üzülüyoruz. Fakat bu üzüntü bilemediniz 1 hafta bilemediniz 1 ay sürüyor. Evet, kimse inkâr etmesin! Çünkü bu dünya her cefayı çekti ve her acıyı tattı. Ama her yıl dönümünde unutuldu her yeni başlangıçlarda son buldu. Tabi bu bir suç değil, çünkü 'Ateş düştüğü yeri yakar' derler ya, işte o misal.
Kadınlar! Kaybolmuş Cennet'in sahipleri, beden bulmuş ruhun ışıltıları.
Her dönemde her zamanın kayıp bir köşesinde acıların kardeşi, dostu ve feryatları hüzünlü melodiler gibi seslenirler. Bir kelebeğin düşü gibi imkânsız ya da imkânsız gibi gösterilen o hülyalar. Hak, özgürlük, eşitlik, var oluş veya tanınmak... Her Kadın ister ve düşler var olduğunu kabullenen bir dünyayı. Fakat katı kuralların ve erkeklerin kaidelerinin, düşlediği kanunların, koyduğu yasaların var olduğu bir dünyanın 'Yaralı, Çaresiz, Ezilen Kahramanları' Kadınlar...
Bir zamanların ?Ana/dolusunda' hüküm süren Amazonlar, özgürlüğün, adaletin, bağımsızlığın, sevginin, mutluluğun savaşçıları olan Amazonlar... Şimdi görseydi kurulan düzeni, var olan kaideleri ve yaşatılan acıları. Kim bilir ne derlerdi yahut neler söylerlerdi...
Evet! Kadınlar, kaybolmuş cennetin sahipleri ve ruhları, unutulmuş birer hülya birer anı gibi yoksun güçten veyahut haktan. Kim ya da kimler düzeltebilir bu düzen diye gözüken düzensizliği... Kadınların her şeye rağmen güvendiği erkekler mi yoksa hemcinsleri olan diğer kadınlar mı?
Söyleyeceklerim ya da anlatmak istediğim bu kadarla sınırlı değil, lakin yazmakla nereye kadar sürebilir, bir icraat olamadıktan sonra, yahut Amazonlar canlanmadıktan sonra..
Onlar bize Allah'ın en önemli emaneti, emanete hıyanet etmemek iyi sahip çıkmak lazım. Günün bu güzel yazısına tebrikler Kadir beyin...👍
Çok teşekkür ederim 🙂🙂🙂