Kaypak Bilinci
Kime sorsam " Ben Vermedim " diyor. O halde kim verdi? Belki de ben verdim milyon pusulaları. Sahiplenme duygumuz vardır. Karımızı çocuğumuzu ev de beslediğimiz hayvanlarımızı sevgililerimizi çok güzel sahipleniriz. Öte yandan Kaypak taraflarımız var. Umurumuzda olmaz- yalan söylemekte
hünerliyiz-verdiğimiz sözler tutulmaz-zoru gördük mü kaçarız- bana ne deriz-ipe sapa gelmez atasözlerimize inanırız-insanlar yas içindeyken kahkahalarla güleriz-çıkarımız için anamızı süsler babamıza postalarız-politika üretiriz-maçlar hakkında ahkam keseriz-vurduk mu dünyayı titretiriz filan...
Ülkeler; Kültürleriyle Tarihleriyle Millet Olmanın Bilinciyle Eğitimle Saygıyla ayakta dururlar. Ülkeler
geçmişleriyle yaşarlar mı yaşamazlar mı? Geçmişlerine önem veren ülkeler genelde Geleceklerini de eslerler. Burda saplantı durumları var. Fazla kalıcılık.
Tarih unutulmamalı. Başarılar Yenilgiler bunlarda unutulmamalı. Dünya değişirken denize sallanan
oltaların iğneleri yemleri değiştirilmezse sürekli aynı balıkları yakalar sürekli kendi etrafımızda dönüp
dururuz. O iğnelerin arada sırada değişmesi gerekir. Yemlerin de tadı şekli kıvamı olmalı ki, değişik
balıkta yakalanmalı.
Geçenlerde bir adam şöyle dedi; iğneyi de çuvaldızı da kendimize batırmalıyız. Çünkü yok etiğimiz
her duygunun hesabını vermekten kaçınan insanları aramak tutuklamak yerine birazda suçluyu
kendi öz benliğimizde aramamızda fayda vardır.
Şimdi ne yapıyoruz vah vah demekten başka. Bu vahlar için üzülmek amacı olmayan bir yöne sapmak bir yolda başıboş dolaşmaya benzer.
Bir de Memnuniyet var. Herkes Memnun. Oysa Memnun olmak ihanetlerin en büyüğüdür. Hele
meydanlara çıkıp şak şak yapıyorsak.
Anlamadığımız şu; Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletin midir yoksa İktidarların mı? Bunu çözebilirsek
o zaman " Ben Vermedim'e"gerçekten inana biliriz ve anlaya bilirizde.
Osmanlının kemikleri sızlar kısacası.
Dilimizin Kültürümüzün Tarihimizin kemikleri tuz buz olur kısacası.
Çanakkale de Destan Yaratanların derileri yüzülür kısacası.
Sarıkamış'ta 90.000 100.000 asker donar kısacası.
Savarona çok yalnızdır kısacası.
Milli Mücadele ve Karne Günleri ağlar durur kısacası.
19 Mayıs 1919 tarih olur kısacası
23 Nisan 1920 de unutulup gidecektir kısacası.
29 Ekim 1923 de paketlenip konulacaktır bir köşeye kısacası.
Geriye ne kaldı? Anıt Kabir!
Çevir etrafını yüksek duvarlarla...Unutulsun gitsin kısacası.
Biz Kaypağızdır.
Yeni Nesil Versiyon Jilet gibidir. Dikkatli baarsanız görürsünüz...