Kefesinde ayrılığın düşsel avuntusu..........

Kefesinde ayrılığın düşsel avuntusu..........


Saklı kederler adasındayım yine, uzanmışım hüzünlerin üzerine hayalleniyorum, her defasında boğulmaktan son anda kurtuluyorum, hasretinden bunaldıkça serinlemek için daldığım düşlerden, ama duramıyorum yine dalıyorum derinlere, katlanamıyorum hasretine, anıların ağırlığı olmasa kurtulacağım belki de bu ıssız adadan,hücrelerime kadar işlemiş o anılar varken elbette bir gün batıp gideceğim bir kuytunun derinlerine
biliyorum............

....................................................

Hiç olmadık zamanlarda aklıma geliyorsun, davetsiz misafir gibi zorla işgal ediyorsun beynimi telaşlanıyorum, çünkü sen aklıma her geldiğinde ben o adaya tekrar düşüyorum. Bıktım istemediğim halde olur olmaz yerlerde karşıma çıkmandan,usandım senli anılardan, yeter bir huzur ver artık çık yüreğimden,aklımdan,dünyamdan. Hani seninde vardır bir dünyan,git kendi dünyanda bir hayat kur, düş artık yakamdan.

Sana söylemiyorum, sen gideli çok oldu zaten, sadece bende kalan seni kovmak için bu çırpınışlarım. Kapı pencere ne varsa açıp kovalıyorum ama nafile kalbime,beynime her yere öyle sinmişsin ki atamıyorum seni benden, sökemiyorum ki seni duyularımdan,tam kurtulacak gibi olduğum anda, ufacık bir anıyla tekrar filizlenip yayılıyorsun, kanserli bir hücre gibi bütün bedenimi kaplıyorsun.

Sana değil bu sitemler, dedim ya sen hayatımdan çıkalı,kendine yeni bir aşk bulalı, yeni bir yuva kuralı çok oldu. Ben sadece bana kalan küf kokulu anılardan yakınıyorum, hak etmiyorum her sabah gardiyan anıların koynunda uyanmayı,her gün birinden diğerine sürgün edilmeyi, reva değil her öğün acı hatıralardan bir menünün bana servis edilmesi, suçluluk duygusu desem değil çünkü bu zamansız elveda da tek günahkar ben değilim.

Biliyor musun gülen yüzlere bakarken sırtıma saplanan bıçaklar acıtmıyor artık yüreğimi. Alıştım, çünkü sen gittikten sonra ne zaman mutlu bir anı aklıma gelse arkasından acı bir hatıra saplandı yüreğime, o kadar yaralandım ki; yeni yaralara yer kalmadı.
Her yara için bir çentik atsaydım yollara, sevenler yol bulamazlardı birbirlerine kavuşmaya.

Bu kadar anıyla yüklüyken bedenim,ucuz kurtulduğuma sevinmeli miyim? Yoksa birbirimizi anlayamadığımız için koptuğumuza üzülmeli miyim? Acaba hala beraber olsaydık şimdi ne halde olurdum, o adaya hiç düşer miydim? Ya da o adadan bir an olsun kurtulabilir miydim? Kefeye koysam hanginiz ağır gelirsizin keder terazisinde sen mi, senli anılar mı?
Biliyor musun, yokluğunda varlığını hiç özlemiyorum ama, acaba var olsaydın yokluğuna hasret kalır mıydım?


15 / 11 / 2010 Erzincan

Adem Yıldırım

30 Kasım 2010 2-3 dakika 3 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar