Kelimeler
Hani şu bazen boğazda düğümlenen, bazen dokunaklı bir yüze bakmış gibi hal alanların sessizliğinin ifade simgeleri, kimi zaman yalnızların sessizlikle sohbetinin tek şahidi, kimi zaman çaresizlerin ağzında hayatlarının tek kullanımlık cümle kredileri... bazen de öyle kullanılırlar ki, ay ve yıldızlarla sessizlik eşliğinde, yazar ve şairlerin olması gereken durgun ve duru cümleler; şaşmamak elde değildir. Zira, çoğunca bu ifade araçlarına o kadar da saygı duyulmaz. Bodoslama olarak her duruma müdahale edenlerin, serbestçe yaşadıkları hayata, bu manalı misafirleri de alet ettikleri, görülen ve bilinen bir gerçektir.
Pekii, bu kadar övgüyle süslemeye, değerini bir nebze de olsa algılamaya ve bunu sunmaya çalıştığım bu hazineleri ne kadar yerinde kullanabiliyorum ki ya da bunun için elle tutulur ne ölçüde çaba harcıyorum ki...yalan olmasın diye, kafadan sallayarak birilerini kandırmak ve inandırmak kolay da olsa, yine bunu da kelimelerle ifade etmiş olmayacak mıyım... sözle veya yazıyla...bundan çok çekiniyor, kelimeleri garip hislerimin macerasında araba otagarı olarak kullanmaktan haya ediyorum.
Belki fazlasıyla cüretkarca ve abartarak konuşuyor izlenimi veriyor olabilirim. Fakat siz bunu çözebilirsiniz, öyle değil mi... Pekii bu nasıl olacak? diyor gibi olduğunuzu, uzaktan hissediyorum. Ben demeye de fazla iltifat etmek istemem ama bir ifade tarzı olarak mazur görün, zira biz diyecek kadar o biz içinde bir ben olmayı pek başardığımı zannetmiyorum. Bunun kelimelerle ne mi ilgisi var...var; hem de çok fazlasıyla. Şöyle ki; ben demek için de, o kelimeler tayfasını belli bir monotonluğa sevk etmiş olmak... işte benle kelimelerin ilgisi...tabii ki, hepsi bu da değil... ben demek, sadece bizden üç harf farklılığı için ayrışmaz.
İki farklı mana denizinin farklı boyutlarına yelken açtırdığı için, kelimeler burada da kendini ön plana çıkarırlar. Artık daha da farklı boyutlara değinmek belki de gerekli; elzem olmasa da...kelimeler; gruplara ayırmanın, uçurumlar açmanın da başlangıç hikayesinin yazıldığı, yırtılmaz kaplı defterdir. Bize kendini muhtaç ederler.. çünkü, gerçekten de ihtiyacımız vardır onlara.. bu maddi bir beklenti, elbette olamazdı; maddiden kasıt elle tutulmayan soyutlukların kağıda yansıması olsa dahi...onları unutmak, bir kenara bırakmak, küçümsemek ve onlar adına hayıflanmak da pek kolay olamaz. Nasıl olsun ki, kime kendi parasını borç verebiliriz ki, işte bunun gibi yine kelimeleri kullanarak onları mı suçlayacağız... bu en başta vefakarlıktan ödün vermek, onu tatile bir daha karşılaşmamak kaydıyla göndermek, değil midir...
Pekala.. kim bu hırçınlığı, canlı ve kendini dahi savunma becerisi olmayan küçük hediyelere edebilir ki... onları küçük diye nitelemem, küçümsememden değil... yoksa bilinen bir gerçektir ki, onlar bazı ağızlara geldiğinde, uçmak üzere olan bir kuşun kanatlarını çırpmaya olan özlemi gibi, gücü ve içten gelen bir isteği barındırır; engellenemez olan...
Şimdilik veda vakti geldi ...bu yazıyı her kim bir gün okursa, okuyan kişilerin döktükleri kelimelere saygı duyduğumu, unutmasınlar; hiçbirinin heba olmamasını dilerim.