Kelimelerin Irklaştırılması Üzerine!
Bir kalpsizin acımasızca bir cana kıydığını, koca bir bomba leşinin onlarca insanı yakmasını anlayabilirim. Her şeyi anlayabilirim ben. İnsanım çünkü. Çiğ süt emmiş, ne yaptığını ve neden yaptığını hiçbir zaman bilmeyen, dört harfli bir gerçeğe(para) bağlı hayatını sürdüren kudretli bir insanım.
Peki böyle mi gerçekten bu?
İnsan denilen varlık bu kadar mı aciz? Yaratıcının bize verdiği nimetler hiç mi doyurmuyor kimseyi? Hiç birimiz mi şükretmenin anlamını bilmiyoruz? Bu kadar mı kin tutmak için birbirimizle yarışıyoruz? Eskilere neden bu kadar bağlıyız? Renkleri bu kadar kutsallaştırmayı neden bu kadar seviyoruz? Her şeye bir ideolojik sebep yüklememizdeki amaç ne?
Elime bir gül aldım ve baktım. Saatlerce baktım dikenlerine, rengine, kokusuna... neden bu kadar muhteşem bir varlığın böylesine çirkin dikenlerinin olduğunu anlayamadım. Sonunda fark ettim dikensiz hiçbir gülün olamayacağını. Acaba dedim kendime, acaba? O güllerde dikenleri yüzünden kırıyorlar mıdır kendilerini?
Neden mi böyle düşündüm peki? İnsan denilen varlığın bir güle ne kadar benzediğini gördünüz mü hiç?
İnsan bir güldür. Fikirleri ise etrafını saran dikenleri. Her ikisinin de doğasında vardır bu. Her insanın bir fikri vardır. Bir delinin bile... belki yaptığı hareketlerin ne anlama geldiğini bilmeyebilir. Ama muhakkak olan bir şey var ki onu bilmemesi bile onun bir fikridir. Bir gül başka bir gülü dikenlerinden dolayı yargılamıyor ise insanlar neden bunu yapıyor peki? Ne alıp veremedikleri var fikirlerle? Herkesin fikirleri aynı olsaydı bu hayatın bir anlamı olur muydu sizce?
Düşünün bir! Dünyadaki milyarlarca insanın fikirleri aynı. Hepsi bir ustanın elinden çıkmış bir şişe gibi birbirine benziyor. Hepsinin içine istediğiniz şeyi doldurabilir, istediğiniz zaman da boşaltabilirsiniz değil mi? O zaman gül olmanın bir anlamı olur muydu peki?
Bu topraklar üzerinde yaşayan insanların en büyük sorunu birbirlerini bir türlü anlayamamasından geçiyor. Sürekli bir yarış halinde hissediyoruz kendimizi. Zamanımızın çoğunu kelimelerimizi bile ırklaştırmaya harcıyoruz.
Örneğin 'kardeş' kelimesini ele alalım. Kardeş kelimesi Türkçe bir kelimedir ve eski kullanımı 'karındaş' şeklindedir. Türk dil kurumunun sözlüğünde 'Aynı anne babadan doğmuş veya anne babalarından biri aynı olan çocukların birbirine göre adı' şeklinde geçer. Bizim için önemli olan diğer bir anlamı da 'Aralarında değer verilen ortak bir bağ bulunanlardan her biri'dir. Tıpkı bu ülke üzerinde yaşamış, bu topraklar için çarpışmış, bu topraklarda evlenmiş çoluk çocuk sahibi olmuş, kız alıp kız vermiş Kürtler, Türkler, Çerkezler, Pomaklar... gibi.
Kürtçe de ise kardeş kelimesi 'bira, xwişk' gibi kelimelerle kullanılır. Ve genel olarak anlam Türkçede olduğu gibi aynıdır. Fakat maalesef günümüzde bir Kürt kökenli insanımız bu kelimeyi kullandığı zaman, sanki siyasi bir propaganda yapmış gibi horlanır, dışlanır. Hele kaldı ki arkadaş anlamına gelen 'heval' kelimesini kullanmayagörsün. O zaman bütün kesimlerde örgüt adına çalışan bir bölücü olarak anılır.
Kelimelerin dili kapalıdır. Anlamı kullanan insanlara göre çoğu zaman değişir. Bizde de siyasi bir sembol haline getirmeye çalıştırdığımız için anlam farklılığına uğrar ve değeri edebi eserlerin bağrına gömülüp kalır.
Kardeş biradır. Arkadaş hevaldir. Lütfen bunları ideolojik hale getirmeyin!
Doğunun coğrafyasında bir öğretmenin yaşadıkları ve gözlemledikleri bizimse fikren katıldığımız gerçekler
Kutlarım anlamlı paylaşımınızı öğretmenimud83eudd20