Kendi çevrenin mühendisi ol

Milyarlarca insanın yaşadığı şu dünyada binlerce tanıdığı olmayan bir insan olarak aslında çok yalnız sayılabiriz. İnsanoğlunun 200 den fazla insanla yakın ilişki içerisinde olamayacağını gösteren bilimsel tezler mevcutken, dünyanın kalabalık nüfusu bizi pek de endişelendirmemeli aslında. Bir varlığın fiziksel ve düşsel olarak hissedilememesi benim fikrime göre varlığının sorgulanmasını gerektirecek bir durumdur. Dünyanın diğer ucundaki insanların yaşadıkları benim hayatımda somut ya da ruh halimde soyut bir takım hareketliliklere sebep olmuyorsa belki de benim için yoklardır.

Yakın ilişki içerisindeki dostlar da aynı şekilde hayatıma etki etmiyorsa benim için Afrika'daki bir kabilenin üyesi siyahi bir insan ya da Meksika'daki bir uyuşturucu bağımlısı sokak satıcısından bir farkları yoktur aslında. Çünkü benliğimi kazandığımdan beri inancım insanı yükseltecek olanın ortak bir hayale doğru yapılacak olan yolculukta ortaya çıkan işbirliğidir. İnsanlığın temeli de bu mantıkla örtüşür biçimde aile kavramını ortaya çıkararak atılmıştır. İnsanlar aileler halinde yaşarken birbirlerine destek olmuşlar ve aileler büyümüştür. Bir arada yaşayan insanların ortaya çıkardığı işbirliği sayesinde köyler, kasabalar, kabileler, cemaatler hatta ülkeler kurulmuştur. İnsan birlik beraberlik içinde yaşamak zorunda olarak dünyaya gelmiş demek değildir bu. İnsan insanlığını yapmış olduğu işbirliği ile sağlamıştır. Dünya ülkeleri politikalarını belirlerken yapmış oldukları ortaklıklarla geleceklerini garanti altına almaktadırlar.

Benim düşüncem ise bireysel boyutta hayatın başarılı bir şekilde yaşanmasını sağlayacak olanın kişiler arası yapılacak olan ortaklıklar olduğudur. İnsan fiziksel ihtiyaçların yanısıra çok büyük duygusal ihtiyaçlarla dünyaya gelen bir yaratıktır. Hayata tutunabilmek ve hayatı algılayabilmek uygun besini bulup yemekten öte insanın zihnini ve duygu dünyasını doyurmasıyla mümkündür. Duygusal boşlukları dolduracak olan ise sağlam dostlarla kurulan sağlıklı ilişkiler ile olacaktır. Bu ilişkide temel olan bilginin paylaşılmasıdır. İnsan üretiminin en sağlam dayanağı bilginin paylaşılması ve aktarılmasıdır. Bunun üzerine düşünmeye ve konuşmaya bile gerek yok. Lakin insan yakın çevresindeki insanlarla birşeyler paylaştığı takdirde çevresini şekillendirebilecektir.

Sözün özü kendimize uygun bir hayatı yaşama hayalimiz varsa ilk olarak çevremizi buna yönelik olarak şekillendirmemiz gerekmektedir. Bu amaçla çevreye vereceğimiz her fikir insanlarla ilişkilerimizde diğer insanların bize karşı tutumlarında bir yol haritası niteliği kazanacaktır. Ben buna çevre mühendisliği diyorum kendimce. İnsan içinde yaşadığı çevreden memnun değilse bunun tek sebebi kendisidir aslında. Çevresindeki insanları istediği düzeye çekemeyen yahut anlattıkları değer görmeyen insanın izleyeceği davranış şekli çok basittir aslında. İlk çağ insanları gibi kendine yarayacak bir alet yapmaya çalışan bir geçmiş dönem insanının şekil veremediği taşı fırlatıp ondan vazgeçmesi ve kolay şekil alabilen yontulabilen bir taş bulup yoluna devam etmesi buna güzel bir örnektir. Ruh halimize uygun bir ortam yaratamıyorsak uğraşıp durmamız bence çok saçma. Dünyadaki milyarlarca varlığı bizim için şüpheli olan insanları kendimiz için gerçeğe çevirmek elimizde. Onları bir kalıba sokma yahut tam istediğimiz kalıpta bulma şansımız çok yüksek. Bu sebeple yeni dostluklarla yola devam etme hakkımızı her an kullanmalıyız ve çevremizi inşa etmeliyiz ki hayattan keyif alalım.

Hayat olduğun yerde sabit durduğun sürece geriye giden bir döngüdür aslında vr bu yolda yalnız yürümek çetin ve zordur. İşbirliği ce ortaklıkların en sağlamı dostluklarla kurulur ve dost bulmak sadece kendi elimizde. Çevremizi şekillendiremediğimiz sürece tek suçlunun kendimiz olduğu karamsar bir hayat yaşamaya mahkumuz.

03 Ocak 2018 3-4 dakika 13 denemesi var.
Yorumlar