Kendi Kalemimden 2030 Hayali

Normal bir insan ömrüne kıyasla, henüz genç sayıldığım bu yaşımda kadere inanan bir insan olarak bundan 17 yıl sonra işin gerçeklik planında nerede,nasıl olurum bilmiyorum. Ama düşünebilmenin sınırının olmadığı gerçeğini göz önünde bulundurursak eğer ; bundan tam 17 yıl sonra,şairin yolun yarısı dediği yaşı 2 seneyle devirmiş olarak her şeyden evvel sağlıklı ve sıhhatli, ve yine aynı niteliklerde sağlıklı ve sıhhatli bireylerden oluşan bir aileye sahip olmak isterim.

Maddi beklentisi gündelik ihtiyaç kaygısından öteye gitmeyen,hırsının ve mülk sevgisinin insanlığın özü olan paylaşmak hissiyatını bastırmayan 'seninle bir kez bu yola çıktıysam,yolda seninle yürüdüğüm müddetçe yolda karşılaştıklarımın bir önemi yok " zihniyetinde bir eş.. Ve yine aynı eşten,dünyaya gelme yavrucaklar. Allah izin verir de mümkün olursa eğer,bugün yaşayan annem,babam benimle aynı evde yaşasın isterim. Çünkü hep bizlere büyüklerin bereket olduğu, onların dualarıyla ayakta kaldığımız anlatıldı hep. Ve inanırım da, bizi kundaktan bugüne getiren eller,Allah'ın bir merhamet tecellisinden başka bir şey olamazlardı zaten.

Lise ve üniversitede öğrenimimi bilgisayar programcılığı dalı üzerinde yaptım. Fakat bu bu mesleği yapmak istemiyorum mümkün olursa eğer. Çünkü ben bozulan bilgisayarların tamirinden, yazılan programların kodlarından daha çok ; " Dünyanın dört bir yanında kırılan kalplerin tamiri, ve bozulan insanlığın öz kültürünün kodlanması" uğruna uğraşmak,çalışmak,didinmek istiyorum.Elbette görünürdeki mesleğimi,hayal ettiğim meslekle kıyaslamıyor,kötülemiyor ve basite indirgemiyorsam da, hayal ettiğim mesleğin görünürdeki meslekten daha zor olduğunu,ve daha birincil planda ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Ve bazı şeyleri düzeltmeye niyetlenirken, her şeyden evvel kendimi de "yaptığı masanın üzerinde kalan kıymıkları zımparalayan zanaatkar" edasıyla düzeltmem ve kendi kötü huylarımı törpülemem gerektiğinin de farkındayım.

İşin tarif noktasına devam edecek olursak, dünyanın bir kıtasına "sen insansın,ve sence de insansan eğer; insanlığını yediğini paylaşmakla ispata mecbursun " bildirisi göndererek, bolluk kıtasından yokluk kıtasına kuru ekmek nakliyatı yaptıran değil, gönül nakliyatı yaptıran ve; "bundan sonrası zaten gelecektir,bizim söylememize gerek bile yok" diyerek başka yaralara yönlenecek bir yardım organizasyonunda görev almak, çalışmak istiyor ve bunu hayal ediyorum. İçten dışa doğru büyüyen halkalar misali, yakınlardan başlayarak uzaklara doğru,iç halkaları doldura doldura diğer halkalara taşan bir yardım organizasyonu...

Ülkede yaşayan insanlar arasında zengin fakir uçurumu devam etse bile, aç ve tok uçurumunu örtecek, "sokak çocuğu", "banklarda uyuyan adamlar" gibi kavramları ortadan kaldıracak yöntemler bulacak bir organizasyonun içinde bulunmak istiyorum.Ben olurum,olmam ya da ölürüm,ölmem.. Ama bu meseleleri birilerinin çözmesi gerektiği gibi,mevsimlik yataklar değil,hakiki manada ihtiyaç sahibi insanların gereksinimlerinin hakikatli bir şekilde çözüldüğü, az olanından çok olan zenginine kadar herkesin bu işin dertlisi olduğu bir ülke hayal ediyorum.

Ve bütün bunlar olduktan sonra, çok daha güzel bir ülke,dünya ve hayat düzeni kurulmuş olacağını düşünüyorum. Umuyorum ki, bugünün hisli insanları, bugünün her 17 saniyesinin daha güzel olması için uğraşarak,bundan 17 yıl sonrası 2030'unu ve ötesini inşaa edecek ve Necip Fazıl'ın "Eğer tadını bilirseniz; ekmeği paylaşmak, ekmeği yemekten daha lezzetlidir" sözüne uygun olarak,lezzetlerin en güzeline malik olacaklardır..

15 Ocak 2014 3-4 dakika 5 denemesi var.
Yorumlar