Kimse Kusursuz Değildir

Çocukluk yıllarım zamane çocuklarının aksine oldukça sosyal bir ortamda geçti. Lojmanda güvenlik çok sıkı olduğundan gece saatlerine kadar top oynayıp ip atlayabiliyorduk ancak en sevdiğimiz oyun saklambaçtı... Genelde oyunlarda ebe oluyordum çünkü bir türlü saklanan kişileri bulamıyor ya da bulduğumda son sürat koşup 'sobe' diyemiyordum ağaç kavuğuna dokunup... En başta üzülüyordum bu duruma ancak nerede yanlış yaptığımı düşünemiyordum. Sonra bir arkadaşım bana: 'Ağır davranıyorsun Seda, daha hızlı ve dikkatli olmalısın' dediğinde' Ben gayet hızlıyım tamam mı? Sen kendi işine bak!' diye cevap verdim... Uzanan eli tutmayı reddedip, bildiğimi okumaya devam etmiştim... Tabi ki bu durum beni 'ebe' olmaktan kurtarmadı haliyle oyun da zevksizleşmişti artık. Bir süre sonra sıkılıp bıraktım oynamayı. Herkes güle oynaya oynarken ben bir başıma salıncakta sallanmayı tercih ettim. İçim gidiyordu onların kahkahalarını duydukça, kapatıyordum kulağımı, duymak istemiyordum...


Bir gün o arkadaşım yine geldi yanıma. Ben evimizin bahçesinde kendimce seksek oynamaya çalışırken... 'Ben de oyununa katılabilir miyim?' dedi ve onu duymazlıktan gelir gibi: 'Ben de eve gidiyordum tam, annem çağırdı' diyerek eve yöneldim ki aksilik gibi annem göründü balkonda:

'Kızım, bak Necla gelmiş yanına, hadi oynayın beraber güzel güzel'

'Ama anne şey...'

'Ben de Berfin teyzenlere gidiyorum, bir şey olursa oraya gelirsin. Haydi güzeller öptüm sizi.'

Öyle sıkılmıştım ki, bir an önce oradan kaçıp Necla'dan kurtulmak istiyordum. Kendini ne sanıyordu? Sadece benden iki yaş büyük olduğu için akıl hocalığı mı yapmaya çalışıyordu?

'Seda, izin ver sana yardım edeyim. Gruptan ayrılmanı istemiyorum, herkes seni çok seviyor ama sen kendini uzak tutuyorsun bizden.'

Dayanamadım sonra:

'Evet uzak tutuyorum, ben beceriksizin biriyim tamam mı? Sevmeyin beni, hem de bak ben hepinizden çok şişmanım. Koşamıyorum bile... Erhan kızdığında 'şişko' diyor bana, artık hakaret duymak istemiyorum.'

Hayır, ağlamamalıydım... Hıçkırıklar tıkasa da boğazımı güçlü durmaya çalışıyordum...

O zamanlar yaşıtlarıma göre biraz daha topluydum, erken gelişmiştim, çocuksu bir hantallık vardı üzerimde ve sakarlık...

'Arkadaşım bize göre daha iri olabilirsin ama senin bu yüzünün güzelliği hiçbirimizde yok. Sen hiç aynaya bakmıyor musun Allah aşkına?'

Söyledikleri gururumu okşamıştı, sevinmiştim ama bozuntuya vermedim:

'Ama yüz güzelliği oyun kazandırmıyor değil mi? Tamam artık daha fazla konuşmanın anlamı yok. Sen dön arkadaşlarının yanına, ben de eve gidip uyumak istiyorum.'

Ben arkamı dönüp gidiyordum ki Necla'nın söyledikleri o gece ve seneler sonra bile aklımdan çıkmadı:

'Yanlış yapıyorsun Seda. Bu davranışla çok yalnız kalırsın. Hatalarını kabullenmemek ve uzatılan eli tutmayı reddetmek ancak güçsüz insanlara yakışan bir davranış... Bak hatırlıyor musun? Kitap okumayı sevmezdim, evinize geldiğimde bana kitapların yararını söyledin, adeta yaşarcasına okuduğun kitabı anlattın bana ve ben o zamana kadar kaçırdığım şeye üzüldüm. Bana verdiğin kitapların haddi hesabı yok. Senin şu an yaptığın gibi inatlaşsaydım okuma sevgisini asla kazanamayacaktım ki sen küçüğüm olduğun halde ben seni dinledim. Her konuda üstün olamazsın, yeteneğin olmayabilir ama öğrenmeye çalışabilirsin... Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır.'

Söyledikleri mıh gibi çakıldı hafızama ama geri vites yapamadım. Sözü bitince koşar adımlarla eve gittim. Tahmin ettiğim üzere ablam evdeydi.

'Bu halin ne Seda?' dedi kapıyı açar açmaz.

O an fark ettim, ağlıyordum.

Yattığımda bir türlü uyuyamadım. Hep Necla'nın söylediklerini düşündüm. 'Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır.' Ne kadar doğruydu söyledikleri... İlk önce kendimle barışık olmalıydım ve gelişime açık... Ertesi gün bisiklet binmeye çıktığımda yine karşımdaydı Necla.

'Merhaba, nasılsın arkadaşım?' dedi gayet şen şakrak bir ses tonuyla... Bu kızda bambaşka bir içtenlik vardı. Güldüğünde gözlerinin içi gülüyordu. Soğuk tavrımı bir kenara bırakıp aynı olmasa da onunkine benzer bir içtenlikle:

'Merhaba, iyiyim ya sen?' diyebildim. Sonra dayanamayıp ekledim: 'Sen haklıydın. Boşuna gurur yaptım. Özür dilerim' dediğimde sarıldı bana. 'Seni çok seviyorum Seda ve gruptan ayrılmana dayanamazdım. Seni herkes seviyor, lütfen kabuğuna çekilme. Bak şimdi sana saklambaç oynarken nelere dikkat edeceğini anlatacağım kabul mü?

Sonra başladı anlatmaya hevesle, iştahla... Ben de büyük bir istekle dinledim onu. Teoride anlattıkları yetmedi bir de işi pratiğe döktü. Bir o ebe oldu, bir ben. Bu sefer kahkahalarıyla sokağı çınlatan bizdik... Ve mutluydum, hiç olmadığım kadar... Çünkü bana değer veren arkadaşım vardı yanımda ve güç veren, inanç veren...

O günlerden sonra dayanışmanın önemini daha iyi anladım ve kusursuz insanın olmayacağını... Eksiğimle, fazlamla kabul edip sevdim kendimi ancak eksiklerimi gidermek konusunda kulağımı kapatmadım kimseye. Herkesin bildiklerinden nasiplenmeye çalıştım. Böbürlenmek yerine dinlemeyi, uygulamayı tercih ettim.

Şimdi bir köy okulunda öğretmenim belki, adı üzerinde çocuklara bilgi aşılamayı görev edinen kimse... Ancak tek taraflı değil bu öğretme meselesi... Ben de onlardan çok şey öğreniyorum. Daha önce köy hayatını tatmadığımdan bilmiyordum hayvanların nasıl yetiştirildiğini, sebze- meyvenin nasıl ekilip dikildiğini ancak öğrendim... 'Ne işime gelir, ben görevimi yapıp gideyim' demedim, evlerine konuk oldum. Gördüm ki her evde ayrı bir yaşam var ve her beyinde bambaşka bilgiler, yaşantılar, görenekler...



O yüzdendir ki arkadaşlar, birileri eksik bir tarafımızı söyleyip fikir verme, yardım etme yoluna gittiğinde onları dinleyelim. Unutmayalım ki kusursuzluk bir tek Allah'a mahsustur.

23 Ekim 2013 5-6 dakika 26 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (4)
  • 11 yıl önce

    Hayat bizi nerelerden nerelere sürüklüyor. Önemli olan daha olgunlaşmadan yaptığımız hataları ileri ki yaşlarda olgunlaştığımız zaman tekrarlamamak. İnsan sizinde belirttiğiniz gibi içinde bulunduğu ortamda ve şartlarda sadece yaşıtlarından değil kendinden küçüklerden de bir takım değerli bilgiler edinebilir. Güzel bir deneme okudum tebrikler Seda hanım içtenlikle...👍

  • 11 yıl önce

    Denemede de konusturmussunuz kaleminizi. Kkutlarim. Yureginize saglik

  • 11 yıl önce

    şiirin yanısıra deneme yazmak ayrıcalık ister..bunu da başarmak yetenektir...bu yeteneği gördüm yazınızda..dua ile...

  • 11 yıl önce

    :)

    Çok teşekkür ederim herkese...

    Aslında daha çok nesir yazarım hatta ilk yazmaya denemelerle ve hikayelerle başladım, şiir sonradan gelişti.

    Yazmayı sevince insan, kalem her yöne gidiyor, durdurmak mümkün değil...

    Şiirkolik yönetimine ve tüm okurlarıma en kalbi teşekkürlerimle...