Kırılganlıktan Güce Yolculuk
Kırılganlıktan Güce Yolculuk
Hayatımın yarısını yaşadım, ama hala “sevmek” hakkında kafam karışık. Şimdi düşündüğümde, yıllar içinde öğrendiğim her şeyin en güzel yanı, sevmenin şekillerinin çeşitliliği ve ardında yatan duygusal karmaşıklık. Bir zamanlar, sevmenin basit bir şekilde yaşanması gerektiğini düşünürdüm. Ama zamanla, fark ettim ki sevmenin katmanları var. Kimi zaman bir bakış, bazen bir dokunuşla derinleşiyor; ama bazen de bir mesafe, bir eksiklik içinde bile kalabiliyor.
Kendime, sevdiğimi düşündüğüm insanla olan ilişkilerimi sorguladım. Acaba gerçekten sevdiğim, hissettiğim mi? Yoksa sadece sevmeyi mi bekledim? Oysa, bir insanı sevmek, onun yanındayken bile, bazen, “benimle değil” dediğin bir boşlukla yüzleşmek gibi bir şey olabilir. O boşluk, bazen bambaşka bir hikâyeyi anlatan bir acı. Sevgi, “şimdi”yi kapsayan bir an değildir; geçmişle harmanlanmış, gelecekle yola çıkmaya çalışan bir ruh halidir.
Başka biriyle yol almak, hayalleri başkasıyla kurmak, sevdikçe yabancılaşmak… O an, neyi sevdiğini sorguladığın bir dönüm noktası. “Beni mi seviyorsun?” sorusu, aslında hep başkalarına değil, kendine yöneltilmiş bir soru gibidir. O andan sonra, kalbinin içinde yaşadığı aşkı, bir yabancıya benzetebilirsin. Oysa, belki de kaybetmek, en büyük kazançtır. Çünkü sevmenin, kendini yeniden bulmakla başladığını anlamak, sadece zaman alır.
Ve sonunda, sevginin nasıl hissettirdiğini de bilirim. Çünkü veda, bazen yavaş bir unutuluş, bazen de bir uyanıştır. Bir an gelir, yıllarca sevdiğini düşündüğün şeyin aslında bir yanılgı olduğunu fark edersin. Ama yine de sevginin, özgürlüğün en güzel hali olduğunu kabullenebilirsin. Çünkü sevmenin anlamı, sonunda her şeyin bir kayıp değil, yeniden doğuş olduğudur.
Turgay Kurtuluş