Kırmızı Seni Vursun-1

ateşten pervaneler özünde döne dursun
sen beni bırak yarim kırmızı seni vursun...

ateşten pervanelerdir hayat. soluksuz boşluğunda yitip giden onbinlerin ahını üzerinden çıkarmayan divane... divaneliğin pençesinde zavallılaştırdığı biçareleri, acımasız mengenesinde ezip yok eden sarhoş...
ve nefes kadar bizden olduğu halde, hep başkalarının! kollarında dolaşmaktan zevk alan aşüfte... yalancı gülüşleriyle aldatan alçak... anlatılması en zor hikaye...
evet, hayat sakin bir denizin ansızın kudurmasıdır. anlayamadım derken anlatan,tekrarı ve reklam arası olmayan, ipucu vermeyen, düşünme payı bırakmayan, anlamsızlığın anlamlandırılmaya çalışıldığı bir sahnedir.
hayatı anlamak, kendini anlamaktır. insanın kendini anlaması da belki en zor şeydir. anlamaktan bahsediyoruz. hata payı olmayan bir noktadan. anların sıralandığı müthiş frekanstan... cızırtının sıfır tarafından...
düşünün hele, hayatınızda kendinizle çeliştiğiniz noktaları... küçücük bölümlere ayırın kendinizi. zorlayın, incir çekirdeğini düşünün. kendi kendinize verdiğiniz iyilik sözlerini hatırlayın ve sonra onları nasıl yokettiğinizi...
kendimizle yüzleşmek zordur. yanlışların gün yüzüne çıkması hoş değildir. hatalarımız bizim buz dağlarımız gibi... görünmeyen, görmediğimiz kısımları o kadar çok ki...
ve saklandığımız, hayatın anlaşılmazlığına sığındığımız dünya! bizi daha ne kadar koruyacak ki. öze dönüşün hikayesini ne zaman öğreneceğiz? yalancılık damarına kandığımız hokkabazı ne zaman saf dışı edeceğiz? düşünelim biraz düşünelim...

30 Temmuz 2008 1-2 dakika 4 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Hikayenin adına bayıldım...Çok güzel bir isim bulmuşsunuz....